31 Aralık 2011 Cumartesi

Godard İstanbul'da

Ya sayım geyikleriyle uğraşırken bir anektod paylaşmak istedim. Bugün normalde evden çıktığım saatten 2 dakika sonra uyandığımdan servise deparla yetiştim; dolayisiylen el ve yüz yıkama gibi işlemleri şirkette yapmak durumunda kaldım.

Lavaboda yüzümü yıkarken şirketin genel müdürü geçti ve klozetlerden birine girip kapıyı kapattı. Kendisi şirket sahibi değil, maaşlı çalışan benim gibi (maaşı benim gibi değil ama, 5-6 katı o ayrı) Neyse adam klozete girdi, içerden kapıyı kilitledi ve anında GODAAART BAZOOOORT diye başladı. Anında ya. Anında lan. Tıpa var galiba abinin kutusunda, kapıdan girdiği anda en sevdiği yönetmenin Jean-Luc GODARD olduğunu götüyle anlattı bana. Suratımı çitilerken; osuruklar ve tısırıklar eşliğinde hemen kemer sesi vs ve akabinde de klozete oturunca da gök gürültüsü başladı. Yüzümü yıkamayı bıraktım ve yüzümü silmeden çıktım tuvaletten.

30 Aralık 2011 Cuma

Day em aying

Ölüyorum laaan, ne biçim bir sayımmış abi bu, bir cacık tutmuyor adam gibi, iki dakka düşünülüp sayım programını oturtmuşuz. Dolayısıyla sıkıntı büyük. 30 Aralık 2011 Cuma, saat 18:34 daha benim elime "Evet bu listeyi sisteme atabilirsin" diye birşey gelmedi. Ben kimseyi öldürmeden bitse şu sayım.

29 Aralık 2011 Perşembe

Sayım

Sevgili gayet blogsever bir kitle olan okuyucularım; Burdursipor, Diyarbekir Doğan ve Mr California başta olmak üzere, diğer gugıl marifetiyle buraya düşen sevgili kardişlerim.

Bugünden başlayarak üç gün sayım yapıyoruz şirkette ve bilgi işlem olarak yükün toynak gibi bir kısmı bende bitiyor. Dün şubeleri gezdim sayımla ilgili eğitim verdim vs 11'de evdeydim. Bugün de bir sıkıntı sebebiylen şubelerden birine git-gel yapmak durumunda kaldım. Bu akşam zamanında çıkıyoruz şirketteki herkes Fatmagül'ü izlemek istediği için.

Şaka tabiki, esas ikinci sayımlar yarın bitip yarın belli olacak stok durumları esas veri girişimiz yarın yani. Yılbaşı olacak olan cumartesiye birşey kalmaması için yarın ölümüne çalışıciz. Sağlam yanlışlıklar var sistemde ama umarım batırmayız.

28 Aralık 2011 Çarşamba

Friedel

Geçen İngiltere Ligi'nden bir maç özeti izlerken şoktan şoka girdim dostlar. Adeta şokella oldum yani. (Özür dilerim iğrenç espri) Ta ben çocukken gelip bir sene sevgili Galatasarayımda oynayan Brad Friedel hala fitbol oynamaktaydı. İngiltere Premier Ligi'nde Tottenham'da oynayan 41 yaşındaki genç !!! fitbolcüye burdan bir kuble selam gönderelim. Teyk keer dyüuud.

Brad Friedel - Wikipedia

27 Aralık 2011 Salı

Motto

Bir hayata yön verebilecek bir cümle bu.
İsyankar kuzu da gülümseterek anlatıyor insana.

Fuck You - I won't do what you tell me.
Siktirin gidin - Bana söylediğinizi yapmayacağım

Dayak ve cennet

Şirkette bir tane yavşağın önde gideni bir lavuk var. Millete çaktırmadan sulanıp, yiyecekmiş gibi bakıp, şaka yapıyoruz gevrekliğiyle taciz eden, kimi arkadaşların şube değişimi gerektiren bir görev teklifine balıklama atlamasına sebep olan bir dallama bu. Buna rağmen, kendinden 15-25 yaş küçük bayanlara abilik yapma ve şaka etme kelimelerinin arkasına sığınıp yavşamasına rağmen, karakterindeki b.k kokusuna rağmen,  önüne gelen hakkında dedikodu yapan bir dallama bu. Derken bir gün yemek sonrası sigara içilen balkonda şöyle bir diyalog geçer birtakım kişiler arasında. 

-KİŞİLER-
D: Dedikoducu totoş
M: Mağdur (Gayet bilenmiştir.)
A: Dedikoducunun departmanından beraber yemeğe çıktığı bir eleman
K: Balkona çıkmış olup da bu guruba denk gelen Kamil kardeşiniz.

A: Sizin nasıl gidiyor abi, yoğunluk filan var mı siz de?
M: Bitmiyor ki abi, bizim departmana yeni biri lazım.
K: Ben geçen gün uğradım abi buna, (M'yi kastediyor) birşey sorcaktım. Bir sürü telefon geldi, yeter lan dedim çıktım. Söyle abi adam alsınlar bir tane daha sizin oraya, geç bile kaldın.
M: (Konuyu oraya getirir.) Yoğunluk sıkıntı değil abi ya, iş yapılır mutlaka bir şekilde, bizim şirkette daha saçma sıkıntılar var. İnsani şeylerde çok sıkıntı var.
A: Doğru diyorsun.
K: Doğru kankü.
M: (Direkt D'ye bakarak) Hatta çoluğundan çocuğundan utanmadan kızı yaşındaki kızlara sulanıp, sonra da karı gibi milletin dedikodusunu yapan bazı orospu çocukları var ki, denk gelsem ağzını burnunu dökerim yere. (M dışındaki üçlü gerdinliği hisseder, D daha da fazla hisseder tabi.)
K: (Ortamı yumuşatmaya çalışarak) Keh keh, kime diyorsun biz de mi üstümüze alınalım, heh heh heh, yani ilahi M.
M: (Yine D'ye kilitlenmiş olaraktan) Yok abi üstüne alınma sen, hem bu tip orospu çocukları üstüne değil altına alınabilir ancak.
A: (Biraz sessizlikten sonra, sigarasını söndürerekten) Ben iniyorum abi hadi kolay gelsin.
D: (Götüm götüm korkarak) Kolay gelsin ben de iniyorum.
M: (A ve D çıkarken, içinin yağı eriyerekten) Kolay gelsin arkadaşlar.
K: (Çıkmalarını bekler) Napıyorsun oğlum.......

ve akabinde sorun anlatılır, dertleşilir, iyice rahatlanılınılınılır.

2011

2011 yılında olan en güzel şey 2011 yılının bitmesiydi arkadaşlar. Aksini iddia edenin cidden kalbini çok pis kırarım. Mutlu olduysanız da kendinize saklayın güzel kardişlerim.


Dilek Türkan

On numara, melodisi sözlerine uyumlu şarkılara bitiyorum zaten.

26 Aralık 2011 Pazartesi

Blog

Yeni kurduğum sayaç sayesinde gördüğüm kadarıyla bloga İstanbul'u saymazsak düzenli olrak giriş yapan 3 şehir var. Yani Ankara Trabzon Antalya Artvin vs toplam 20 farklı il gördüm ama düzenli giren İstanbul dışında 3 yer var:

Turkey - Burdur - Trk
Turkey - Diyarbakır - Doğan
United States - California - Mountain View

Üç numara bağımsızlığını ilan etmiş sanki ama olsun :)) hepsi başımızın tacıdır efenim, blogu takip eden herkes candır. Tişkür eder, sayenizde daha da coşkuyla daha çok yazı göndermeye çalışacağımı arz ederim.

Tespit

Bir ünlü Türk düşünürü demiş ya dostu olmayan insan yapraksız ağaca benzer diye. Vay vay vay ne lafmış be. Her şekilde çevirebiliriz bunu. Dostu olmayan insan damsız eve benzer. Dostu olmayan insan tekerleksiz arabaya benzer. Dostu olmayan insan acı biber reçeline benzer. Falan filan. Benim dostum yok abi napim. Elimde olmadan böyle oldu ama yok işte ne yapabilirim?

Anne babayı ve kardeşleri dışarda tutabiliriz ama seni seven, senin sevdiğin, arkadaşın, dostun kim varsa hayatında. Bunların tamamı bencildir. Herkes kendini düşünür. Kendisi için sever seni. Seni sevdiğini, aşkından öldüğünü söyler ama bir tartışma anında iki laf eder bitirir sendeki herşeyi. Seni sever, aşkından ölür, ama dinlemez seni o kendi aşkına odaklanmıştır. Bugün ölsen aşkından öldüğünü düşüneceklerdir, ya da ne zıkkımsa. Senin mutsuzluğun, bunun sebepleri kimsenin sikinde değildir. Herşeye rağmen, hayatındaki tüm güzelliklere rağmen yalnızsın. Yapayalnızsın arkadaşım.

Çantaya Bak

Haftasonu Vatan Bilgisayar'da bazen haftasonlarna özel yapılmakta olan ne alırsan yüzde 25 indirim olayından faydalanıp kendime bir MP3-MP4 çalar aldım. Şirket için laptop çantası vs baktım. Daha önce kendime şirket laptopum için çanta alacağım zaman, normalde herkese verdiğimiz Targus çantalarımız biraz ağır ve çok büyük olduğundan Adept marka ince, hafif bir çanta almıştım. Hatta Targus gibi 60 lira yerine 34 liraya verince şirketi kurtardığını sanan inek çalışanlar gibi sevindirik olmuştum. Dün yine şirket için en uygun çantayı ararken fotoğraf makinaları için yapılmış olan şu çantayı gördüm. Vanguard diye bir marka, tripod vs de yapıyormuş. Çantanın etiketine baktım ve 460 TL'lik fiyatı gördüm. Etiketi görünce çantayı usulca yerine bıraktım, derhal bir askeri geri dönüş yaparak merdivenlerden indim ve çaktırmadan çıkış kapısına yöneldim. Kapıdan çıktığım anda ağlayarak koşmaya başladım. Kendimi arabaya zor attım ve 190 kilometre hızla ordan uzaklaştım.

 

24 Aralık 2011 Cumartesi

Yuhanzi

Bu açıklama üzerine birçok kişinin -belki de haklı olarak- yapmak istediği ağız dolusu bir huaassss.ktir demiyeceğim sayın hocam sana. Milli maçlardan 3 gün önce geliyordun sen buraya kime hikaye anlatıyorsun? Şike mevzusu çıktığında sanki şansımız mı kalmıştı ki adam gibi Allahın kamili?


Türkiye A Milli Futbol Takımı Eski Teknik Direktörü Guus Hiddink, 2011 yılını değerlendirdi.

Hollanda'nın önde gelen gazetelerinden De Telegraaf'taki haftalık köşe yazında 2011 yılını kaleme alırken, "Yarım kalan işimi Türkiye ile bitiremedim. Bunun için kendimi iyi hissetmiyorum" diyerek, şike iddiaları yüzünden Türkiye'de başarılı olamadığını yazdı. 

KARIŞIK DUYGULAR
A Milli Takım Eski Teknik Direktörü Guus Hiddink, 2011 yılını, Hollanda'nın önde gelen gazetelerinden De Telegraaf'daki köşe yazında değerlendirdi. Guus Hiddink, "Karışık Duygular" başlığı altında kaleme alınan yazında; "Çok net olmak gerekirse, 2011 yılına karışık duygular içerisinde bakıyorum. Türkiye'de yarım kalan işimi bitiremedim. Bunun için kendimi iyi hissetmiyorum. Ama diğer taraftan Hollanda futbolundaki olumlu gelişmeler beni mutlu ediyor" diyerek başladığı yazısında " Aslında Türkiye'deki işim planlandığı gibi iyi gidiyordu. Eski federasyon başkanıyla çok net konuşmuştuk. Tek hedef, 2012 Avrupa Şampiyonluğu değildi. Asıl hedef hem milli takım hem de kulüp futbolunu gençleştirmekti.

Lö Magandasyon

Bayanın magandası da hiç çekilmiyor abi. Hani bizim cinsimize her türlü denyoluk yakışıyor, özümüzde biraz odunuz çünkü. Ama kadınlardan daha ince ve nazik ya da ne bileyim düşünceli filan olmasını bekliyor insan bazen.

Servisin koltukları dandik biraz, önünüzdeki koltuğun ortasına bastırdığınızda, önünüzde oturan kişi dizinizi çok net hissediyor. Dün deli gibi uykum var, radyoyu ayarlamışım 102'ye, gümbür gümbür geliyor da uykum. Ama arkamdaki abla durmuyor. Dizini bir kere yerleştirip sabitlese yine eyvallah, zırt pırt dönüyor dizin yeri. Ya ablada basur masur bişey var, ya da abla çok kararlı o dizi bana monte etme konusunda. Söyleniyorum içimden o kadar.

22 Aralık 2011 Perşembe

Nazar

Geçen şirkette çay alıyordumki, bardak çay kaşığı koymama rağmen çatladı. Yalnız ta en tepeden başlayarak tek bir çizgi halinde tabana kadar inen çatlak; bardağın en üst noktasının yarım santimetre altında küçük bir üçgen şeklinde parçayı kırıp attı. Yani boydan boya bir çizik var ama arada üçgen şeklinde bir boşluk.

Çok devyarasa yakışıklılığıma nazarını fırlatan dallama ve bir o kadar lavuk insan; her kimsen akıllı ol oğlum. Böyle nazar mı olur lan kaaaamil.

21 Aralık 2011 Çarşamba

Mal hakem

Bugün oynanan ama yarıda kalan Ajax - AZ maçında olmuş bunlar. Kendisine saldıran taraftara -bence olayın sıcaklığıyla- tekme atan bir kaleci, bu kaleciyi takım arkadaşlarının delirmesine rağmen kırmızıyla atan mal bir hakem, bu haksızlık karşısında takımını sahadan çeken bir teknik direktör. Hakem solaryumda dura dura yakmış biraz balatayı sanırsam.

Motto

30 yıl boyunca çalışan bir mottom vardı benim. Gayet geyik gelebilir size, gayet arabesk. Biraz da öyle ama; hem geyik, hem arabesk. Ama benim üzerimde çalışıyordu işte: "Nasıl bir sorunun olursa olsun Kamil, aynadaki adam sana yardım edecek." Hakikaten de öyleydi, okul zamanı, iş zamanı, aşk acısı, bakış açısı vs sorun neye dair olursa olsun kendim çözebiliyordum.

Hayatımda arkadaşım çok, çoğu tarafından da oldukça seviliyorum. Ama dostum yok. Abi ben aşık oldum, abi hatundan ayrıldık, abi evdekilerle kavga ettim, abi işyerinde bir orospu çocuğu müdür var, benle uğraşıyor... Bunlar olduğunda hep kendi kendime kafa yormaya çalıştım ve çözdüm.

İki yıldır çalışmıyor ama bu motto. Bunun sebebini birçok şeye bağlayabilirim. Daha doğrusu artık bu mottoyu çalıştıramamamın sebepleri birden çok ve çoğunun tespitini yaptım. İşte haftasonu oynadığımız maç içinde Aydın kardeşimin dediği gibi: "Teşhisi yaptın şimdi sırada tedaviyi uygula bakalım." Ama onu tam yapamıyorum. Aynadaki adamı gördüğümde "Ya bi siktir git" diyesim geliyor yine.

2010 çok sorunluydu ve 2011'e girerken hayatımda ilk kez bir yılbaşına "şunları bunları yapacağım" triballeriyle girmedim. 2010 kötüydü ve bitmesi gerekiyordu bence, 2011 de iyi başladı, iyi gittiği dönemlerde oldu ve bombok bir final yapıyor.

Bu sefer 2012'ye anlam yüklüyorum abi. Bundan sonra her haftasonu dışarı çıkılacak. Haftada 3 akşam spor yapılacak. Feyisbuk gibi geyiklerde günde maksimum bir saat vakit geçirilecek. Herhangi bir bilgisayar ortamında oyun oynanmayacak. Yazmaya çalıştığım tiyatro oyunları kısa film senaryoları vs yazılacak. Anne baba kardeşlerle sıksık dişarı çıkılıp sinemaya, tiyatroya, güzel yerlere kahvaltıya gidilecek. Falan filan ve de felan. Artık uykusuzluklarım nedensiz olmayacak. Birsürü uymak istediğim şey belirledim. Feyste takılmak yerine aklıma her geleni bloga yazmam da bundan biraz.

Vicut

62 yaşındasın ve Sivas'ta yaşıyorsun. İspanya'da yapılan ve 60 yaş üstü sporcuların katıldığı bir vücut geliştirme şampiyonası var. Nerden haberin olduyu geçtim katılıyorsun, ve dördüncü oluyorsun. Yüzünü boyamak yasakmış şampiyonada, sen bilmediğinden boyamışsın ve bu yüzden iki puanını kırıyorlar. Kırmasalar belki daha da yukardasın. Senin mantalitene de sana da bin kere helal olsun Abdülbaki abi.


VALİLİKTE VÜCUT ŞOV

Sivaslı 62 yaşındaki Abdulbaki Köseahmetoğlu, Vali Kolat'ı ziyaretinde vücut gösterisi yaptı.

İSPANYA’da düzenlenen Vücut Geliştirme Dünya Şampiyonası’nda 60 yaş üzeri kategorisinde dünya 4’üncüsü olan Sivaslı 62 yaşındaki Abdulbaki Köseahmetoğlu, ValiAli Kolat’ı ziyaret etti. Köseahmetoğlu, burada vücut gösterisi de yaptı.

İspanya’nın başkenti Madrid’te 25-28 Kasım terihleri arasında düzenlenen Vücut Geliştirme Dünya Şampiyonası’na katılan 3 çocuk babası Abdulbaki Köseahmetoğlu, 60 yaş üzeri kategorisinde dünya 4’üncüsü oldu. Memleketi Sivas’a dönen Köseahmetoğlu kazandığı kupa ile birlikte Vali Ali Kolat’ı makamında ziyeret etti. Yarışmadan ve çalışmalarından bahseden Köseahmetoğlu daha sonra Vali Kolat’ın isteği üzerine makamda kıyafetlerini çıkararak vücut şovu yaptı. Geliştirdiği vücudu ile dikkat çeken Köseahmetoğlu şampiyonaya hazırlandığı 6 ay süresince beslenmesine çok dikkat ettiğini ve bu sürede 56 teneke patates ile günde 15 yumurta ve 8 tavuk göğsü yediğini belirtti.

Köseahmetoğlu’nun vücudunu gören Vali Kolat, spor yapmanın öneminden bahsederek kendisinin de spor yapmak istediğini söyledi. Kolat, başarısından dolayı tebrik ettiği Köseahmetoğlu’nu Cumhuriyet altını ile ödüllendirdi.

20 Aralık 2011 Salı

Bayram havası

Çok sevinçli bir durum ortaya çıktı diyelim ilk tepki nasıl olur, 20-30 saniye aynı sesle bağırabilir mi bir insan? Birkaç kez izlemek lazım 2:26'da başlıyor macera ama öncesine bakmak lazım. Uçan adamı, patlamadan yarım saniye önce GOEEE diye giren adamı, sandalyeden zıplayarak kalkan adamı ayrı ayrı izlemek lazım. Gol yendiği anda kalkıp gidilmemesi gerektiğini de anlamış oluyoruz böylece.
test
(2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'ndaki Hırvatistan - Türkiye maçı)

Mal müdürü

Bu sabah 50 metre arayla gördüğüm, elinde şemsiyesi olmasına rağmen saçak altında yürüyen -hadi tamam minimum ıslanma hedefindeki diyelim- ve karşısında şemsiyesiz beni gördüğünde duvar tarafına geçerek benim ıslanarak kendisine yol vermemi isteyen sevgili teyzeciğim ve sayın kardeşim:

İkiniz çok net malsınız, hatta önde gidenisiniz. Bilin istedim.

Resmin alındığı site linki.



Dolls

Altyazısını da buldum. Bu akşam bu filmi izliyorum arkadaş. Ekşisözlük'de çok güzel şeyler de yazılmış film hakkında. IMDB puanı da iyi. (Resmi büyütmek için üzerine tıklayın.)

19 Aralık 2011 Pazartesi

Hafif Suçlar

Bizim memlekette nasıl bir düzen var anlamıyorum ben. Liseli çocuk iki slogan atıyor, yasaların bilmemkaç farklı zımbırtısını çiğnemiş olup altmış yılla seksen yılla bin iki yüz yılla yargılanıyor. Pankart açtı diye yıllarca yatıyor, okul hayatı bitiyor. Slogan attı diye kolu başı kırılarak göz altına alınıyor. Ama tecavüzcü adam salıveriliyor. Bu garipliğin birinci bölümü.

Bir de aşağıdaki abla var, tecavüzden yargılanan kocasını böyle karşılıyor. Bu daha da garip, bu daha da tuhaf ya. O adam Almanya'dan on sene sonra gelmedi ki, ya da haksız yere suçlanıyordu da salıverilmedi ki ablacım ya. Senin gibi bir kadıncağıza tecavüz etmiş; azıcık empatin, kadınlık gururun, aklın yok mu ya?


Durmuş SEVİNDİK/ ZONGULDAK, (DHA)

ZONGULDAK’ta, maden işçisi 37 yaşındaki Göksel S., zihinsel engelli 36 yaşındaki S.P.’ye tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklu yargılandığı davada, mağdurun kendi isteğiyle ilişkiye girdiği kanaatine varılarak tahliye edildi.
Türkiye Taşkömürü Kurumu maden ocağında çalışan evli ve 4 çocuk babası Göksel S., iddiaya göre geçen ağustos ayında evinden aldığı bidonlara su doldurmak için gittiği çeşmede S.P. ile tanıştı. Göksel S., otomobiline aldığı S.P.’ye burada tecavüz etti. Kısa süre sonra S.P., durumu ailesine anlattı. Ailenin şikayeti üzerine gözaltına alınan Göksel S., tutuklandı.

10 YIL HAPİS İSTENDİ
Hakkında, ’Cinsel taciz, mağdurun beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde cinsel saldırı’ suçundan 10 yıl hapis cezası istemiyle dava açılan Göksel S., Zonguldak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci kez hakim karşısına çıktı. Duruşmada S.P., babası ve avukatlar da hazır bulundu.

Göksel S., olaydan bir süre önce yine aynı çeşmeye giderken S.P.’nin kendisine el salladığını, başka bir gün ise çeşmede karşılaştıklarını söyledi. Tecavüz suçlamasını kabul etmeyen Göksel S., "Zorla olmadı. Kendi isteğiyle otomobilin arka tarafında ilişkiye girdik. 4 aydır tutukluyum. Maden işçisiyim. İşten atılırsam hiçbir hak talep edemem. Kredi borçlarım var. Yuvam dağılacak. Ben suçsuzum, tahliyemi istiyorum" dedi.

Göksel S.’nin eşi 33 yaşındaki Filiz S. ve oğlu 15 yaşındaki Gökhan S. de duruşmada tanık olarak dinlendi. Gökhan S., çeşmeye birlikte su almaya giderken S.P.’nin babasına el salladığını, bu yüzden anne ve babasının kavga ettiklerini ileri sürdü.

TAHLİYE SEVİNCİ

Olayın, S.P.’nin kendi isteğiyle gerçekleştiği kanaatine varan mahkeme heyeti, suç vasfının ve mahiyetinin değişme ihtimali, delillerin büyük oranda toplanmış olması, tutuklamanın tedbir mahiyetinde olması ve tutukluluk süresini de göz önüne alarak sanık Göksel S.’nin tahliyesine karar verdi. Duruşma ertelenirken, Göksel S.’nin eşi Filiz ve oğlu Gökhan S., adliye çıkışında birbirlerine sarılarak büyük sevinç yaşadı.

Mal denemeler

Ne yepelsem yepeyim yepemiyolum. Kefemde cenlendılemiyorum. Her ikisinin eresinda mentiksel bil billiktelik yok. Zeten mentik de yuk ki. Eme olmüyol işte, bil tüllü bünün denel bekiş ecisini ötültemiyölüm.

Bekiş eçisi diyil bekiş ecisi olüyol önden sönre işte. Bil yele kedel eme ebi, hep mi ölül, heyir hep ölmez ki bölyeee...

Pembe Mezarlık

Tenin sinmiş yastığıma
Dün gece terk etmeden önce
İçimde bıraktığın acıyla
Kokunla uyudum bu gece

Pembe bir mezarlık gördüm rüyamda
Aşık cesetler şekerden tabutta
Gezinirken ciğerim doldu bir anda
Çürük çilek kokusuyla

Kalbi atan ölü bedenlerdi hepsi
Hepsinin başında birer ölüm perisi
Soluk birer pembe gül kokluyorlar
Karanlıkta

Affet bu gece ölmek istedim
Pembe bir mezarlık olmak istedim
Karanlığı elimle bölmek istedim
Seni çok özledim

Çok istedim bu gece kendimi asmak
Ellerimle kendi mezarımı kazmak
Elimden gelen oturup evimde
Sana şarkılar yazmak 



Dinleyelim. Sözleri arasında peşpeşe gelmesine rağmen, birbirine hiç uymayan şeyler var. Bir kısmı rüyayı bir kısmı özlemini anlatıyor vs gibi vikviklere girmeyin lan alakasız işte. Ben de dinliyorum denk geldiğinde ama alakasız geliyor lan napim. Rüyaysa rüyalığını bilsin. Aynı mantıkta ben de yazarım işte al anasını satim: 

Farzet bu gece sevmek istedim.
Kırmızı bir Reno sürmek istedim.
Gelişine kaleye gömmek istedim.
Seni o zannettim. 

Hiç görmedim bu sabah yumurta kaymak
Alınyazımı kendi ellerimle yazmak
İnceden güzel bir sızı var dizimde
Halısahadan kalma

17 Aralık 2011 Cumartesi

Uyarı

Şirket tuvaletinde yerden 1 metre 40 santimetre yüksekliğindeki noktaya mukus atabilen, klozete işeyen veya pis bırakan sevgili yönetim katı çalışanı arkadaşlarım.

O burnunuzu kıçınıza mı sokmak lazım abi illa anlamanız için. Allahın beygirleri. Sığırın önünde giden götellalar sürüsü sizi.

Volking ded

Günlerdir gece ikide veya üçte yatıyorum ve bunun neticesinde uykusuzluk faktörleri zirve yaptı artık bugün itibariyle. Sabah saati duş alırım güne daha iyi başlarım diye altı buçuğa, uyku tatlı gelirse kapatır yatarım diye bir de yediye kurdum. İlk alarmda uyandım ve telefonun olduğu komodinin olduğu tarafta, yine üst üste 3-4 saatlik uyku görebildiği bir gece yaşamış olan gözlerim şu görüntüyü gördü.


Evet uyandım ve doğruldum yataktan, ayaklarımı uzatmama rağmen devyarasa bacaklarım halıya değmiyordu bir türlü. Sonra attım kendimi yataktan, vücudum ayağa kalktı, ayaktaydı ama ayaklarımın altında birşey de hissetmiyordum. Ayaklarımın altında birşey hissetmiyordum ama havada asılı gibi de değildim. Havada asılı gibi değildim ama rahatsız da hissetmiyordum kendimi. Rahatsızlık hissetmiyordum, fiziksel bir sıkıntım yoktu ama yarak gibiydim afedersin. Sonra ışığa ve müziğe dikkatli baktım. Yaklaşık 2-3 dakika sonra müziğin telefonun alarmı olduğunu, ışığın telefonun ışığı olduğunu ve aynadan da yansıdığından daha güçlü göründüğünü, gördüğüm ışığın resimdeki kadar olmadığını, yatakta oturur vaziyette telefonun olduğu yöne baktığımı filan farkettim.

Çok fena bir uykuya ihtiyacım var. Ölü gibi yatmam lazım, gerçekten öyle bir yatmalıyım ki şu üçgen kafam şekil değiştirmeli artık. (Zaten memnun değilim şeklinden yamuk yumuk belki bir şeye benzer.) O kadar derin uyumalıyım ki, öldüğümü sanıp başımda ağlamalılar. Çok ihtiyacım var lan.

16 Aralık 2011 Cuma

Dilek ve Temenni

Sevgili 2011 ve böyle önemli bir basın açıklamasında ismini zikretmeden geçemeyeceğim sevgili 2010;

Çok özür dileyerekten söylüyorum ki, ben ikinizin de ayrı ayrı te amınıza koyim. Sitkirin gidin artık lan yavşaklar. Allah belanızı versin be.

Best rigartz / Yors sinsirili / Fakyu.
Kamil Gugum

15 Aralık 2011 Perşembe

Aaliolas

Galatasaray'ımızın grup maçlarının bitmesine bir maç kala son 16 takım arasına girmeyi garantilediği dünkü maçın fotoğraflarına bakarken, liseden kalma bir huyla oyuncuların ayakkabılarını da süzdüm ve aşağıdaki ayakkabıyı çok beğendim. Ayakkabının kırmızısı da var, cimbomdan giyen birini de gördüm, ama benim beğendiğim modeli rakiplerden birkaç kişi giymişti.

Ayakkabının web sayfasının linki burada.
Maçın haber sayfası ve fotoğrafları da burda.

Ta 2000'de mi 2001'de mi ne siyah bir boğazlı basket ayakkabısı beğenmiştim, mağazada 46 2/3 numarası vardı, üst numarası yoktu. Satış elemanı olan yavşak da beğendiğimi anlayıp biraz genişleyebileceğini belirtmişti ve bunun üzerine de Kamil kardeşiniz hoop ayakkabıyı mal gibi almıştı. Taa o tarihlerden bu yana Adidas almıyorum kendime. Sadece kardeşime doğumgününde aldım bir kez mi iki kez mi ne o kadar. Bir de bu yıl Adidas'ın Vespa modelini hediye etmişti bir arkadaşım, o da 46 tam 7 bölü 9 numaraydı ve onu da numaradan mütevellit giyememiştim iyi mi?

Olur da bir gün bir Adidas alırsam bunu (ya da bunun gibi bir modeli) alırım herhalde.

14 Aralık 2011 Çarşamba

Tespit

Ben Kamil Güğüm. Kötü bir insanım.
(Dün gece vücudumdan eksilen ve bence litrelerce olan kanla, 4 saatlik uykuyla, leş gibi sorunlu bir işgününde 8 saattir ofiste patlayan kafayla tüm zamanların en doğru tespitini yaptığımız düşünüyorum.)

Derdime bir çare

Efenim dün yine burnumuz kanamaya başladı. Arada sırada kanıyor bazen, bazı dönemlerde sıklaşıyor, bazen bir sene kanamıyor felan. Neyse işte. Baktım dün geliyor çeşme gibi, yani son dönemlerdekinden fazla geliyor. Hastaneye gittik gecenin bir saatinde ki, şu kanama esnasında sürdükleri magnezyum bilmemneyi sürüp damar çatlağını kapatsınlar.

Neyse bir iki tane ne iş yaptığını çözemediğim bıkkın totoş öyle ilgileniyorlar filan. Sonra bir tane doktorumsu bir dallama gelip ne kadardır kanıyor dedi, 30-35 dakika olduğunu söyledim.Hep bu miktarda mı aktı kanınız dedi, onayladım. Bunun üzerine de bu götella "Oooo hemen bilmemne ve bilmemne pansuman hötöröfü verin dedi, hasta her an bayılabilir" dedi. Ben bayılmadım da eleman daha sonra aslında o esnada komaya bile girebileceğimi söyledi. Senin gibi hastasına moral verebilen daha öküz bir doktora rastlamadım ben. Kendisine ilk fırsatta Fakingım Sarayı'nda bir kahvaltı ısmarlayacağıma dair söz verdim.

Yyyuuuhhhhhhhhh

Tiyatro kulübündeki çalışamalarda arkadaşlara her 3 harfe de basa basa, çok yüksek bir sinirlilik halinde YUH demelerini istiyordum bazen. Ama yuh demelerinin 5-6 saniyeye yayılmasını istiyordum. İşte öyle bir yuhu hakeden bir olay zannımca.

(Resmi büyütmek için üzerine tıklayın.)

13 Aralık 2011 Salı

Mal Seyirci - 2

Catwoman diye b.k gibi bir film bitti az önce televizyonda. Imdb sitesinde hak ettiği üzere 3.2 puan alabilmiş. Gayet kötü bilgisayarsal öğeler, alt metinsiz olaylar, çok afedersin de götüyle oynayan oyuncular vs vs.

Neyse şöyle bir denyo anektod dikkatimi çekti. Filmde Halle Berry ablamız patronundan deli gibi fırça yiyor. Ama patron abimiz öyle bağırıyor ki hava kaçırıyor gözeneklerinden. İş arkadaşları fıs, biri savunmuyor kadını. Adam iyice gürleyince abla kedi kadın olmanın da verdiği gazla patronuna fena laf giydiriyor. Patron da kendisini kovduğunu söyleyip gidiyor. Patron gelince de orda hiç sesini çıkarmayan yavşak arkadaş müsveddeleri "vooov, vaöööw" nidalarıyla Halle ablamızı alkışlıyorlar. Yok "idolümsün", yok "duygularıma tercüman oldun" felan. Kovulan Halle ablamız, ama bu samimiyetsiz ipnetorlar voooööw derdindeler. Kaypak, yavşak, şerefsizler.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Afferim

 

Haberin girişinde komutanlarını vuran askerden A.A. diye bahsedip haberin alt kısmında da kabak gibi Adem Aydemir yazan web editörlerini burdan tebrik ediyorum.

9 Aralık 2011 Cuma

Errrrrkek

Karısını döven, boşandığı karısına saldıran öldüren, 13 yaşındaki kız bir şerefsizin eline düştüğünde sıraya giren, karakolda iki erkek bir bayanı döven, yolda gördüğü kıza laf atan, bir alışveriş merkezinin yemek katında karısının ensesinden tutup dövecekmiş gibi yapan, başka bir yerde sokak ortasında kız arkadaşına tokat atıp sonra da uzaklaşan vb vb işleri yapan tüm insanlar.

Siz erkekseniz ben ibneyim abi.


8 Aralık 2011 Perşembe

Gel Benimkini Tut

Dediğinin bir kısmı mantıklı ve insanın öyle düşünmesi doğal. Yani Trabzonspor yetkilileri de "Şampiyon hala Fenerbahçe iken, onların çıkarılarak yerine bizim Şampiyonlar Ligi'ne gönderilmemizi istemiyoruz." diyebilirlerdi. Hele ki Şampiyonlar Ligi elemelerinde elenmişken eleme oynamadan elle koyulmuş gibi direkt gruplara katılmaları komik bence. Ama üstüne "Ben bu akşam Lille'i tutuyorum" demek çok saçma. Onu tutacağına aklındna bir sayı tut daha işe yarar bir şey yapmış olursun.
Büyütmek için resme tıklayın.

6 Aralık 2011 Salı

Gerizekalı Ayracı

Bir insanın gerizekalı olduğunu nerden anlarsınız. 55 TL vererek aşağıdaki bileklikten bir adet edindikten birkaç zaman sonra; bunu bileğimde gören okuldan arkadaşlarla bir muhabbete giriştik.
(K: Kamil, A: Arkadaş1, B: Arkadaş2, C:Arkadaş3)

A: A denge bilekliği mi, kaça aldın abi?
K: 55 lira abi.
B: İşe yarıyor mu, bir fark var mı?
K: Net birşey fark edemedim ya, ilk gün bileğim sızladı gibi geldi biraz. Bileklikten midir bilemiyorum ama.
C: Abi bu bileklik sadece ne işe yarıyor biliyor musunuz? Gerizekalıları ayırt etmemizi sağlıyor. Böyle ucuz maliyetli bir mala 55 lira verecek, üstüne bir de vücudunun dengesini etkileyeceğini düşünecek adam gerizekalıdır abi.
K: ... Gayet net lan adam.

Arkadaşımın haklı olduğunu düşünmüyorum birebir. Ama saf mısın abi ya 55 TL vererek bir bilekliğe zaten dengesizliğini belgelemiyor musun sen?

5 Aralık 2011 Pazartesi

Güzel İsimli Fitbolcüler - 2

Bastian Schweinsteiger - Bastiyan Şıvaynşıtayger

Listenin ortası

Birkaç farklı radyoda denk geldim buna ve paylaşayım istedim. DJ kardeşlerimizin zırtpırt söyledikleri şuna benzer cümleler oluyor: "Gümüley Fm Top 20 listesinin tam ortasındaki şarkı 10 numarada dinliyoruz: Kamil Güğüm - Bir de Benden dinleyin."

Sevgili kardeşim, senin 20 şarkılık listenin tam ortası onuncu şarkının kendisi değildir. Çünkü onuncu şarkıdan yukarıda 9, aşağıda 10 şarkı vardır. Yani illa listenin ortasını belirtmeye meraklıysan bu kadar, "Evet listemizin ilk yarısını dinledik ve şimdi ikinci yarısına geçiyoruz. Vik viki vik." vs diyebilirsin. Artislik yapma, beni uyuz etme.


Don Draper

Yuhhh, biraz daha ezseydiniz bari adamı.

Böbiler.öğk

Genel itibariyle gayet leziz ve yaratıcı ürünleri var bu arkadaşların.Tam tadında aşıır olmayan bir üslupları ve sertlikleri var, ailecek severek takip ediyoruz kendilerini.


3 Aralık 2011 Cumartesi

Sayko Kepcin

O günden belliymiş pisikopatik tripleri.
Bu da kendisinin en sevdiğim şarkısı.


Bıkın artık abi

Kendini olmadığı birşey sanan insanlara acıyorum, hele bir de böyle bir özgüvenle dolaşanlarına çok yazık. Bu dediğim konudan birazcık uzak birazcık yakın. Ama insna kendi kendini böyle g.t eder mi ya, hadi ettin farketmiyor musun abi?


Adam saat 22:54'te "güntekin ne kafasız adamsın.. 3 dakika uzatmayı beğenmiyorsun.. sanki gol atıcaksın.. bari hemen bitsinde 1 puan al.. yoksa atamlar taktı takacak size :D" yazıyor ben maçın son 10 dakikasını seyrettim ve son 10 dakikada golü arayan Beşiktaş'tı, herneyse bir dakika sonra Kuarejma golünü atınca arkadaş bu lafını geri aldığını belirtmiş olması gerekirken hala "vay lavuk.. sağlam gol atıı" yazıyor.

Götella

Milliyet örneğinden yola çıkarak bu gazete web sitelerini yöneten arkadaşlar arasında enteresan tipler olduğunu tespit etmiş bulunmaktayım. Milliyet'in sitesinde aşağıdaki resimlerde yer alan örneklerdeki gibi galeriler var. "En seksi porno yıldızları", "En güzel popolu yıldızlar" Bunları uydurmuyorum gerçekten bu başlıkta galeriler yaptı adamlar.

Anasayfadaki 10 haberli flash banner'ın içinde bir iki tane koyuyorlar hep onun hemen sağındakibeşli küçük banner'ın zaten üç ve daha fazlası bu tip galeriler; bugünkü başlıklardan örnek: "Fotoğrafları sansürsüz yayınlanınca.", "Rüzgarın zamanlaması." Bravo sevgili editör kardeşlerim; her sabah kahvaltıda nutella yerine yediğiniz götellanın hakkını veriyorsunuz.





2 Aralık 2011 Cuma

Tespit

“Kadın istemezse bir erkeğin tecavüzüne uğramaz”mış. Hani herkes her konuda ahkam kesebiliyor, tespit yapabiliyor ya. Ben de şöyle bir geniş zaman cümlesi ibaresi ile bir tespitte bulunayım. Bu cümleyi kuran adamın kafasını açıp, beynini çıkarsak, oluşan boşluğa bizim köydeki ineğin b.kunu doldurursak bu konuda daha mantıklı konuşur.


29 Kasım 2011 Salı

Gizem

"Birsürü bot gönderdiler sana, ne yapacaksın Gizem?"
"İhtiyacı olanlara veririm"

Sınıftaki ve Beyaz şovdaki söylediklerini tekrar izleyip güzelce ağladım Gizem. Yanağındaki gamzeye, içindeki ışığa, düşüncelerindeki temizliğe, çocukluğuna... Toprak altında mısın sen artık.

24 Kasım 2011 Perşembe

Yoruma gereksiz

KOCAM BENİ ÖLDÜRECEK

Tokat’ta, 20 yıllık kocasından 45 gün önce boşanan 34 yaşındaki Nezaket Demir, küçük kızını görmek amacıyla geçen pazar eve gelen eski eşi Şerafet Demir (51) tarafından 6 yerinden bıçaklandı.

Komşularının yardımıyla hastaneye kaldırılan Nezaket Demir, tedavisinin ardından evine gönderildi. Sürekli ölüm tehditleri aldığını öne süren Nezaket Demir, çocuklarının ve kendisinin can güvenliği bulunmadığını belirterek devletten koruma istedi.
Olaydan sonra yakalanan Şerafet Demir’in tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı bildirildi. Büyük kızlarının okulu bıraktığını, kendisinin de bir fabrikada temizlikçi olarak çalıştığını söyleyen Demir, bacaklarındaki yaralanma nedeniyle işe de gidemediğini belirterek, “Devletimizden açıkçası koruma istiyorum. Ben mezara girdikten sonra devlet bana nasıl bakacak?” diye konuştu.

Haberin linki

23 Kasım 2011 Çarşamba

Kahvaltı

Her sabah servise yürürken 50-60 metre aralıkla duran kahvaltıcı abileri görüyorum. Hani bu belediye logolu arabalarla çalışıyorlar filan. Bu abilerden birinde öyle bir kirli sakal, tip var ki; bildiğin katil yani. Bazen ağzında sigarayla hazırladığını görüyorum sandiviçleri. Eldiven zaten yok. Dün tam geçerken sandviç isteyen bir adama "Ne'li olsun" dedi. Evet dedim, tam bir katil sevgili kahvaltıcı abimiz. Ertesi günkü sandviçlere kavurma veya sucuk olarak katılmamak için aynen uzadım ordan.

22 Kasım 2011 Salı

Verimlilik


Dün eve yürüyorum servisten inmişim. Eve gidip, laptopa ses kalitesi mükemmel olan kulaklıklarımı da takıp Game of Thranoes'un finalini izlemenin derdindeyim. Derken sağlam 120-140 kilo çekebilecek bir abla yan sokaktan çıktı ve bir süre beraber yürüdük. Abla kendince hızlı yürümeye çalışıyor gerçekten çok çaba da sarfediyor ama benim tırıs yürüyüşümle aynı hızda. O arada da telefondaki kişiye anlatıyor birşeyler:

- Ya ben de dedim ki işte ona 'Sen bırakacaksan geleyim' dedim o da 'Tamam' dedi. Şimdi işte oraya koşturuyorum.

Benim yüzmem gibi, boy 1.92, kol genişliği 1.95. Durgun ötesi bir suda dakikada üç bin kulaç atıp yüzdüğümü zannediyorum ama 2 metre gidebiliyorum. Aynı hesap, sen koşturuyorsun ama verim sıfır.

18 Kasım 2011 Cuma

Ne sandın?

Juan Carlos Navarro : Hayatımda 100'den fazla EL maçı oynadım ama böyle tribünü ilk kez gördüm. Bir ara fark 20 olduğunda asağı inecekler diye korktum. Bugün burada olan tüm taraftarlar çıldırmış gibiydi. Hayatımda ilk kez böyle bir tribün gördüm.

16 Kasım 2011 Çarşamba

Turkcell VINN

Şirkette Ayhan diye bir arkadaş var. Mal. Geçen ISA Server'ımız çöktüğünden o ayağa kalkana kadar modemlerde birkaç yönlendirme yaparak şirkete internet vermeye çalışıyorduk. İnternet kullanması yasaklanmış olan milyonlarca kullanıcımdan biri olan Ayhan geldi "Çok acil hotmailime bakmam lazım abi ya, bilmemne formu gönderceklerdi" dedi. "Abi biraz bekle interneti halletmeye çalışıyoruz" dedim. "Hmmm tamam, hmmm evet tamam o zaman, hmm ben sonra geleyim o zaman" diye birşeyler gevelerken, masada duran aşağıda temsili resmini gördüğünüz Vınn'ı gördü, ve hemen uöarak kaptı "Ben bunla bakıp getireyim hemen" dedi. "İyi sktir git dene hemen" demek geçti içimden ama patlak server'ı kurmakla meşgul olduğumuzdan "Tamam abi okey" dedim.

Neyse bu mal 10 dakika sonra geldi. "Giremedim ya, girmedi internete" dedi. "Tamam abi sunucuyla uğraşıyoruz bakarız bilahare" dedim. Hem özel işini hem de öyle kritik bir anda halledemedik diye, hangi hakla yaptığını bilmediğim bir tribal duruma girdi ve "Tamam ya neyse" dedi. Vınn'ı masaya bırakırken de ağzından, o ağzını burnuyla kırma isteği uyandıran o cümle döküldü: "PUK oldu bu."