Futbolda sağ ayağımla vursam bile soldan vurmuşum gibi sert gider. Karşıdan karşıya geçerken önce sola bakarım.
Bir sorun olur da kullandığım araba kayarsa sola kayar. Sol yumruğum daha hafiftir, can yakmaz. Kalbim soldan atar. Bir koltukta uyuya kaldığım zaman sola devrilirim.
Çıplaklık ve zayıflık gibi konularda kızdığım halde, bestekarlığını beğendiğim bir şarkıcıdır sevgili Gülşen biraderim. Çıkardığı albümlerde birçok şarkının sözü ve müziği kendisine ait oluyordu zaten, bugün müşteriden dönerken arabada radyoda bu şarkı çaldı, ben de kendi kendime "zaten aşk, ne zaman, doğru zaman, her zaman, hiç bi zaman" diye kendimce hiç bi zaman kısmına basa basa şarkıya eşlik ettim ve güya kendimce dalga geçtim şarkıyla. Ofise gelince de merak ettim o kısım aslında neymiş diye, meğer ablam çatır çatır söz yazmış bir sürü ima içeren. aha da bu kısım
Zaten aşk ne zaman doğru zaman kollar, hiç bi zaman
Dağ gibi duranı istemez ah sever kalp kardan adam
O erir üstüme, erisin ben çoktan sırılsıklam
Olmuşum, ölmüşüm, bitmişim budur aşkta en cazip olan
İlk dinlediğimde beğenmemiştim bu şarkıları, kamilin biri ile Zeytinburnu sokaklarında, yüksek seste dinledik arabada (Zeytinburnu sokakları olunca laf da attık zaten, benim arkadaş kadınların popolarına bakmaktan kendini alamaz zaten tam ZB çocuğu), öyle olunca hoşuma gitti (Şarkı gitti, popolar değil yanlış anlaşılmasın.) Blogda da bulunsun istedim, evde kulaklıkta dinleyip dinleyip kendi kendime kliplerini çekiyorum adeta tam bir mal gibi. Tabi yerseniz.
Arkadaşlarla çay içerken Yıldız Tilbe ile Soner Sarıkabadayı arasında bu şarkının bir benzeri çaldı. Öldük gülmekten. Ortamda alkol olmadığından ve bizim mekanda olmadığımızdan kimse yırtıklık yapmadı, sadece bir arkadaş ayağa kalkıp küçük bir iki figür gösterdi sağolsun. Sonrasında da içki içtiğimiz bir gece bunu yutuptan son ses açaraktan oynayacağımıza dair sözleştik.
(Merak etmeyiniz canlarım, her ne kadar şarkıya öyle vele völe vıl vuyelelekıt diye hızlı hızlı girdiklerine, küfür etmiyorlar bize rahat olabilirsiniz.)
Never had you run so far but you really gotta get away you know it in the nighttime running to it
Caught a rising star but then you let it drop into the ocean now the water's running through it
Now you've gone so far you really had to get away you knew it in your lifetime running to it
Acting like you've come so far the bed you made yourself and this house and me are all falling apart
Never thought you'd go so far but now you're really gone and it's been so long i never really think about it
Yeah you made a beating heart whatever now that amber light has faded and it's yours to commit it
Act like it stops and starts a gesture here and there for me is one thing but i felt it every time you blew it
Now you've gone too far your urge to run away is back and we all knew
Bu nasıl saçma bir kıyafettir abi. Bir tane arkadaşın uyarmadı mı seni be kardeşim. Önceki yaptığın şarkılardaki gibi cool tavrınla devam etseydin be kardeşim. Hadi gençliğini, espritüelliğini göstermek için gülümseyip insanlarla şakalaştığın bir klip çektin debu nedir kankatorres be. İlla klibinden değil de radyodan mı dinleyelim seni. Gökhan kardeşimizin bazı klipleri sadece "dinlenesi" sanırım.
Bılokta paylaştığım ikinci Travis şarkısı. Şarkıdan ziyade, şarkıdan da ön planda olması gereken; hangi zamanda, mekanda, hangi şartlarda dinlendiğidir baazan. Bazen de ara sıra dinlediğiniz şarkı o ana denk gilibilir. Bızın dı o şarkı çık namüsıyıt bir zımını denk gelibilir. En çık istinin dırım isi, o şırkının bııızın mikimmil bir ını dınk gilmisidir.
Videoda zaten sözler yer alıyor ama aşağıya da kopyalayayım da bu mükkemmel şarkıya eşlik edin bakalım siz lanet olası fakirler. Sözlerin olmadığı klibini de ekledim, birşey değil. Melodisi gayet leziz, Kamil Güğüm kardeşiniz tarafından size önerilen her şarkı gibi yüksek sesle dinlemeniz tavsiye olunur.
Zamanında burada paylaştığım bir şarkı vardı Beatles'tan: Accross the Universe Bu şarkı bestelenişinin 40. yılında uzayın derinliklerine gönderilmiş NASA tarafından. Uzaya göndermek için daha iyi bir parça bulunamazdı diye düşünüyorum. Ağustos 2012 tarihli kaydettiğim bir haber linkinde de Black Eyed Peas üyelerinden Will i am'ın şarkısı Reach for the Stars da Mars'tan yayın yapılarak dünyada dinlenmiş. Bu şarkının adı da uzayda dinlenecek şarkılara uygun bir tema içerdiğini gösteriyor. İnsana vay be dedirten güzel denemeler bunlar. Gayet hoş. Videodaki insanların yüzündeki enerjiye bakın sevgili dostlar.
Yukarıdaki deneysel klibi yabancı ülkeler için +13 ülkemiz için +170 olmuş. Kim yapmış, nerde kullanılmış bilemiyorum. Mükemmel melodileri içinde barındıran bir şarkı. Game of Thrones üçüncü sezon trailer videolarında kullanılan bir şarkıymış. Ben radyoda dinleyince beğendim. Winter is coming gençler. Sözlerini kopyala yapıştır yapmıştım ama sözlerin eklenmiş olduğu aşağıdaki official videosu daha iyi olur diye düşünüyorum. Güzel bir çalışma olmuş.
Gençler rahat rahat küfür ediyorlar, Ankara ve ilçelerine. "Ankara yarak gibi, Keçiören bok gibi" diye gidiyor şarkının sözleri. Benim komiğime gitti, hem şarkı, hem grup, hem de nefretin dozajı. Gurubun adı zaten The Bomboks. Ankara'ya karşı artık nasıl bir nefret biriktirmişse adamlar, ana avrat düz gidiyorlar şarkıda. Çok candan bir şarkı olmuş. Bir de yorumlarda en çok + alan "gurup da yarrak gibiymiş amk..." yorumuna da ayrı bir güldüm. Grup üyelerinin bu yoruma bakıp eğlendiklerini tahmin ediyorum. Blog postuna da Müzik etiketini koyup koymamakta çok kararsız kaldım.
Her şeyden önce sevgili medya duayeni Acun beyin kendi kafasından matrak geçtiğini düşünüyorum ikide bir "Türkiye'nin osesikim, osesikim" diyerek. Yarışmayı hiç takip etmemiştim. Finaline denk geldim ve bilgisayarda birşeyle uğraşıyorken televizyon da açıktı ve ucundan ucundan bakarak gittim.
Jüridekilerin yarışmacılarıyla düet yaptığı kısımdaki erkek jürilerin sesinin yetmemesi, Hülya Avşar'ın sesinin yetmemesinin üzerine bir de zamanında çıkmış olan kendi albümündeki bir şarkının girişini bilmemesini bir kenara bırakırsak:
Bir kere finale kalan dört kişiden Berkan adındaki yaşı küçük kardeşimiz dışında hiçbirinin sesi güzel değildi. Bu çocuk ilk elenen kişi oldu yanılmıyorsam. Kalan üçlüden de biri Barış Akarsu taklidi, biri Ahmet Kaya'nın çok çok kötü bir taklidi. Diğeri de benim sesini beğenemediğim, müzik kulağı olmayan bir abla. Murat Boz'un şarkısını okurken kız başka bir melodiden okudu o derece yani. "Teklitler mi aslını yaşatan" bilemiyorum ama Ahmet Kaya'nın ekmeğini yiye yiye sesi benden bile kötü olan bir adam kazandı yarışmayı. Türkiye o sesini buldu mu bilmiyorum, bence bu yarışma hala osesikim.
Bu şarkıdan harbiden bıkmıştım ama şu düet çok hoşuma gitti. Linet'in abajur elbisesine takılmadan izleyin sevgili dostlar. Ayrıca bazı arkadaşlarıma karizma durmak için biraz fazla kastığını düşündürten ve aynı zamanda yaşıtım olan güzide sanatçı sevgili Halil Sezai Paracıkoğlu'nun da yüzünün gülmesi çok hoş. Gül bilader, aileden biri gibisin seviyoruz seni. On numara adamsın.
Nerden nereye değil mi? Sarı ceketi mi söylesem, apış arasına saplanmış kot pantolonu mu, sımsıkı sıkılmış kemeri mi, o kemerden içeriye çıkmamacasına sokulmuş olan gömleği mi? ele bağlanmış bandanayı mı, pembe gömleği mi? Havuz başında paçaları katlayıp dolaşmanı mı, yoksa en sonda o motordaki triplerini mi? Hangi birini söyleyeyim sayın Mahsun bey biraderim? Sanırım en bombastik olanı, videonun 4:07-04-12 arasındaki kaşların ve duygunun değişimi. Ah bir de o sözler yok mu, beni can evimden yaralayan. "Tek günahın sewmek sewwwmek, sinin için ülmek üllllmek" Ooof of, gidip bir rakı doldurayım kendime.
Lütfen söylerken eşlik ediniz. Aşağıya da sarkicevirilerim.blogspot.com adlı leziz blogdan çevirisini ve çeviren arkadaşımızın şarkıya dair bazı notlarını kopyalayıp koydum sevgili gençler. Siz bana nasıl teşekkür edeceksiniz gerçekten; elimi mi öpersiniz, çiçek mi gönderirsiniz, bir hediye mi alırsınız bilemedim artık.
It's all about identity
Tamamen kişilikle alakalı
Construction of a family
Bir aile kurmak
Of difference and simile
Farklılıklardan ve benzerliklerden
What I give you and you give me
Sana ne verdim ve sen bana ne verdin
It's all about identity
Tamamen kişilikle alakalı
This tribal sense of dignity
Asaletin bağlı olduğu bu duygu
Of tolerance and unity
Hoşgörü ve birlikten
Of prejudice and bigotry
Önyargı ve bağnazlıktan.
It's all about identity
Tamamen kişilikle alakalı
A web of who we'd like to be
'Kim olmayı istiyoruz'un oluşturduğu ağ
Let's cut and paste our memory
Hadi hafızalarımızı kes yapıştır yapalım
A dark and timeless industry
Karanlık ve modası geçmeyen endüstri
It's all about identity
Tamamen kişilikle alakalı
A strength and solidarity
Dayanma gücü ve dayanışma.
A dazed, confused desire to find
Bir sersem ,şaşırmış arzuluyor bulmayı
A place and time in history
Bir yer ve zaman tarihin içinde.
It's all about identity
Tamamen kişilikle alakalı
Or how the sheer majority
Veya salt çoğunluğun size
Impose a predetermined badge
Önceden belirlenmiş bir yaka kartını nasıl empoze ettiğiyle
And wait to judge you silently
Ve sessizce sizi yargılayışlarını beklemenizle.
It's all about identity
Tamamen kişilikle alakalı
A retrospective odyssey
Geriye dönük bir yolculuk
But where I live and who I meet
Ama nerede yaşadım ve kimleri tanıdım
Are stronger in defining me
Bunlar beni tanımlamada etkisi büyük olanlar./ beni ben yapan şeylerdir.
Çeviri Notu :
* Şarkının adı çevrilmeyip aynen bırakılmıştır. Grubun spirit of bulgaria adlı şarkısıyla bilindiği üzere Bulgaristana yakınlığıyla bulgarcayı seçmiş olabilir, hora bulgarca insanlar anlamına geliyor ve grubun adından (Oi va voi - Aman Tanrım!) bilindiği üzere ibraniceyi de kullanmış olabilir hora ibranice de zaman anlamına geliyor. Her ne kadar bulgarcayı tercih ettiğini düşünsem de emin olamadığım için çevirmedim.
Başlıktaki "Sonra duydum ki..." diye başlayan cümle nasıl tamamlanır? Şüphesiz ki ölmüşsün kelimesiyle değil. Bir adam düşünün ki sevgilisi ortadan kaybolmuş. Adam önce beni aldattı başkasıyla mı kaçtı diye düşünüyor. Aklına bu işin sonunda mutlaka bir ipnelik çıkacağından başka bir ihtimal gelmiyor. Sonra öğreniyor ki ölmüş kız. Dikkat buyurunuz; bunu "başkasından" öğreniyor sığır. Dinleyelim bu mantık hatası bol şarkıyı.
Bizim şarapçı arkadaşla şöyle bir karar aldık: Bundan sonraki ilk rakı muhabbetimizde alaturka bir repertuar eşliğinde içeceğiz rakımızı ve bu şarkı ilk sırada olacak ve birden fazla kez dinlenecek ve 70 lik rakı bitecek ve mezeler arasında midye mutlaka bulunacak. Sözlerini de ekliim de hep beraber lanet olası çeyrek oktavlık seslerimizle Funda ablanın seksen oktavlık yorumunu eşlik edelim. Lanet olası fakirler bizi.
Burdan paylaştığım şarkıları yüksek sesle kulaklıkla filan dinlemenizi öneriyorum ya. Siz de öyle mal mal durup kısık sesle açmıyorsunuzdur umarım. Her zaman için kulağa zarar vermeyecek düzeyde yükseklikteki bir ses çok daha iyidir. Aşağıdaki şarkıyı gerçekten yüksek sesle dinlemeniz lazım ama. Enstrümantal kısımları benim çok hoşuma gidiyor. Assassins Creed oyununun eski versiyonlarından birinde kullanılmışlığı da var. Gölgemi yak manasına geliyor birebir çevirmeye kalkınca ama aslında geçmişimi yak demek istiyor burada şair. Dinleyin ve bir kere daha bana müteşekkir olun bakalım canlarım.
Johnny Marr - The Messenger Bu yıl dinlediğim en iyi şarkılardan biri budur sevgili kardeşlerim. 1963 doğumlu olan bu sayın abimiz başta The Smiths olmak üzere birçok gurupta gitar çalmış, bu şarkının da yer alacağı albümünü 2013 yılında çıkaracak güzide bir sanatçı. Zamanında İngiliz futbol takımı Newcastle United ile antremanlara çıkmış, beğenilmiş ama gözüne kalem sürdüğü için seçilmemiş gibi bir ayrıntı da var. Bu arada kendisi eski patronum sayın Cem Haydar beyi de andırıyor biraz ama o kadar kusur kadı kızında da olurmuş.