23 Kasım 2010 Salı

Cimbomlu Kuarejma

Ufak bir ayrıntı evet, fazla ufak hatta. Ama Kuarejma'nın haberi Habertürk internet sitesinin Galatasaray bölümünde. Milliyet, Hürriyet ve son zamanlarda Habertürk'ün et gösterme çabalarındaki galerilerle web sitelerini doldurmaları zaten bilinen bir şey ve bu kafalarla yönetilen sitelerde bu ayrıntı çok küçük belki ama bence dikkat edilmelydi.

Bülent hanım çakarsa

Sanat müziğinin divası kendisi ve kendisiyle yaptığı evlilikle alakalı olarak "Bülent’le çaresizlikten evlendim. Boşanırken tek kuruş bile almadım” demiş yakın zamanda. bülent hanım da cevap vermiş ama sağlam çakmış. Laf soktuğu o kadar çok yer var ki, burdan dikkat edilmesi gerektiğini, kendisiyle tartışılacaksa kızdırmadan sakince konuşulması gerektiğini anlıyoruz. Bakınız cevap beyanatına, daha ilk cümleden başlıyor çakmaya.

"Boşanmamızın üzerinde 3 yıl geçti ancak kendisi hala koyduğum yerde otluyor. Benden başka kendisine sorulacak hiçbir değerli konusu olmayan aciz ve donanımsız bir kişilik. Neymiş ben ona albüm sözü vermişim. Demekki sen bu evliliği bunun için kabul ettin, yani kendini sattın. Kendisini tanıdığımda Torbalı’da 100-150 liraya düğünlerde klavye çalıyordu. Geldiği yeri unutmayacak, ona göre konuşacak.

Neymiş benden boşanırken bir şey istememiş. Almak istedi ama ben vermedim. Bülent Ersoy olduğumu unutup bunun için araya mafyayı bile koydu. Ancak onun araya koyduğu mafya bozuntularının ağababalarını tanırım ben. ‘Almadım’ değil ‘alamadım’ diyecek. Onun bir de konuşma yasağı var ve bunu ihlal ediyor. Dikkat etsin de kendisine yüklü miktarda bir tazminat davası açmayayım. Adamın ayağından donunu bile alırım yoksa.

Bu evliliğe kimin daha çok meraklı ve istekli olduğu düğün görüntüleri, fotoğraflarıyla ortada. Konuşmama gerek bile yok. Ayrılmamıza gelince esasında hayatımın en büyük yanlışını ben kendisiyle evlenmekle yaptım. Ayrıca o değil ben onu boşadım. Bu mahkeme kayıtlarında da mevcuttur.

Bülent Ersoy’la evliliğim yüzünden bana kız vermezler diyor. Unutmasın ki Bülent Ersoy’la olmak insana sadece şeref verir. Evliliğinin 20’inci gününde atlayıp zıplayıp sadakatsiz olursan sana kim güvenip de kız verir a çocuk. Ayrıca ben onun Seda Sayan Hanımefendi’nin programında yılan gibi kıvırdığı dansını daha önce görseydim onu zaten kendime koca etmezdim. O görüntüleri izledikten sonra zaten yatağımı ayırdım.

O çocuk benim hakkımda konuşmayı bırakıp kendisi gibi talebelerimden olan ‘ablam’ dediği evli bir şarkıcı namzetiyle kaldıkları otel odalarında program yetkilileri tarafından nasıl basıldığını hatırlasın. Sonra da benim bu görüntü ve çekilen fotoğrafları maddi manevi gücümü kullanıp nasıl hasır altı ettiğimi daha da unutmasın."

20 Kasım 2010 Cumartesi

Kanal D

Habercilikte çığır açtı Kanal D. Üç yaşında kayıp bir bebek var, bebeğin ailesinin evindeler ve canlı yayındalar. Neden ordasınız abi? Bebek bulunmamış daha, hani oldu da bulundu olası bir kavuşma anından iyi bir köpürtmeyle dehşet reyting toparlanabilir ama bebek yok ortada. Kenarda bir "az sooora" yazısı.

Muhabirin kulaklığına bir haber geliyor, muhabir bebeğin 5-6 yaşlarındaki abisini dışarı gönderiyor. Çok duyarlı sağolsun. Sonra da anneye "bir çocuk cesedi bulunmuş" diyor. Anne de kayış kopuyor ve kendini yerlere atıyor. Sonra da muhabir toparlıyor kendince: "çocuk sesi duyulmuş duyulmuş, ben yanlış anlamışım."

Orda ne işin var ya, ortada birşey yok niye ordasın? Kanal D'nin en başındaki insandan ta o muhabire kadar bunu sorgulayan bir insan evladı yok mu abi ortada? Ölüm haberi alsan bile o an çocuğun annesine söyleyebilmek nasıl bir zeka ürünüdür. Sonrasında "Ben de anneyim, özür diliyorum" diyorsun da, ceset bulunduğunu söylerken hiç mi düşünmüyorsun karşındaki kadının durumunu, koymuyor musun hiç kendini onun yerine ya? Sakin düşünmeye çalıştığında karşına alıp bu ve bu tip şeyleri sorası geliyor insanın ama yok öyle birşey. Görüntüleri ilk izlediğinde insan normal kalamıyor.

Noldu şimdi; bir hatadır oldu. Bu kadar göz göre göre hata mı olur? Bu kadar reyting delisi ve popülist bir organizasyonla oraya gidene kadar, bu hatanın oluşmasını engelleyeceğin trilyon tane aşama varken "Bir hatadır oldu" diyemezsin.

Herşeyin ama herşeyin unutulabildiği ve zamanla normal karşılanabildiği bir yer bizim ülkemiz. bu da unutulacaktır. Reyting peşinde koşan ucubettinler daha ne maceralara sürükleyecek bizi kimbilir.

8 Kasım 2010 Pazartesi

Zurger Kink

Geçen gün Zurger Kink'e gittim. Söylemesi ayıp, hayvan gibi aç olduğumdan iki küçük menü 9.95 olayına girdim. Bir adet Vupır Cünyır ve bir adet te Kink Nagıts menü aldım. Kasiyer de "Buyrun boşan da semerini ye menünüz hazır" diyerek tepsi dolusu zımbırtıyı bana verdi.

Neyse efenim bu menüleri yiyorum ben şunu farkettim ki; bu iki menüye sadece bir adet peçete koymuş sayın dangoz kasiyer kardeşim. Bu kasiyer kardeşlerimin bir el atımında maksimum iki peçete tutma olayına zaten aşinaydım ben. Peçeten yetmedi mi, git iste, alacağın peçetenin sayısı -farklı birlkaç şey söylemezsen- ikidir. Ama bir peçete olayı zirve oldu.

Akabinde ne oldu, gittim peçete istedim başka bir kasiyer kardişimden. İki adet peçetemi alıp oturdum yerime.

Dilinden anlayan bülbül az olur

Kara bulutları kaldır aradan
Vay aman vay aman vay aman vay
Beri gel gönlüme çağlayanım gel

Ne kadar özenmiş seni yaradan
Vay aman vay aman vay aman vay
Beri gel gönlüme çağlayanım gel

Dilinden anlayan bülbül az olur
Vay aman vay aman vay aman vay
Beri gel gönlüme çağlayanım gel

Sen gelmezsen bahar geçer yaz olur
Vay aman vay aman vay aman vay
Beri gel gönlüme çağlayanım gel

Dinlemek isteyenlere:
http://fizy.com/#s/1aguqh

4 Kasım 2010 Perşembe

Olur böyle şeyler

31 Ekim 2010'da bitti bu hissiyat. Hoşgeldin 2010. Düğmem varmış da kendimi açmam gerekiyormuş.

Olur böyle şeyler, olur mu gerçekten?
Yok, olmazmış.
Her zaman olmaz böyle şeyler.
Bu kadar sıradan kelimelerden motto çıkar mı?
Çıkarmış.