27 Ekim 2011 Perşembe

Sabah sığırı

Sabah şekerleri programı hesaabı sabah sığırı gördüm yolda bugün. Uyuyakaldığımdan işe arabayla gitmek durumunda kaldım ve E5'ten havaalanına dönen kavşağa bir kilometra kala bu dallamayla muhatap oldum. Şimdi olay şöyle oldu; ben sağdan ortaya geçmek istedim, zira orta şeritte iki ışık yılı uzaklıkta bir adet resimdeki Mersedes'in çakması bir Çin malı mamül vardı. Ve bu mamülün şoförü benim sinyal verdiğimi görünce aniden hızlandı. Böyle selektör yaparak "geçme ben geliyorum, yol benim" triplerine girdi. Sevgili uyuyarak şeridini otobana çeviren, eskaza birisi oraya transfer olmak istediğinde de alanına müdahale olarak algılayıp gaza asılan mal şoför abi: Fakyu

24 Ekim 2011 Pazartesi

Halısaha Maçları - 23.10.2011

A TAKIMI
Diyar
Şiyar
Ali
Serhat
İlker
Özgür
Şenol (İlk yarı diğer takımdaydı)

B TAKIMI
Serkan
Umut
Samaras
Sinan
Murat
Osman

MAÇ SKORU
16-11 (Devre 4-5)

ÖZET:
6 kişi maça başlamasına rağmen B takımını habire geriye dönmeye zorlayan A takımı lider oyuncularının karakterli oyunuyla ilk devreyi uzun süre önde götürdü. Fakat devrenin sonlarına doğru B takımı Umut'a rağmen kendilerini yakaladı ve geçti. Devreden sonra sayısal üstünlüğü de ele geçirince şov yaparak kazandılar.

ANEKTODLAR:

Maç içinde çok verimsiz oynayan Serkan, "Umut'la aynı takıma koyarsanız ne verimi abi" dedi. Kendisine top gelmediğini ve çok uzun zamandır, televizyonda Fatih Ürek'i görmesi dışında hayatında top namına hiçbir şey olmadığını söyleyen Serkan isyan bayrağını açtı.

Haftanın bal yapmayan arısı Umut artık bal yapmayan arı sıfatını da haketmiyor. Önceleri de bu çocuk böyleydi, topu aldı mı isterse takımı beşe bir atağa gidiyor olsun mutlaka şut atardı. Ama artık koşamıyor ve takımına yapışan kene gibi kanını emiyor güçsüzleştiriyor. Umut bu hafta yine takımının mağlubiyetinde başrolü oynadı.

Kırklı yaşlar civarında dolanan Ali sahanın en çok koşan adamıydı yine. Her zamanki gibi maç içinde 2-3 kez kafa üstü düştü, defansta gayet güzel toplar kesti, ofansta önemli katkılar yaptı, finansta gayet tutumlu davrandı ve takımının galibiyetinde başrolü oynadı. Bir pozisyonda dengesini kaybedip düşerken bile ayarlayıp topun önüne düşmeye çalıştı ya, maçı izleyen onbinlerce seyirci olarak oha dedik artık.

Takımının galibiyetinde figüranlık yapan Şiyar, o kürek gibi ellerinin hakkını bazı pozisyonlarda veremedi. Özgür abisinin "Hadi koçum" diye telkinlerde bulunması, Serhat abisinin "Lan doğru düzgün oynasana hayvan" tehditlerine karışınca Şiyar ambole oldu ve dangoz goller yedi. Neyseki ikinci yarıda kendini buldu ve birkaç şahane top çıkararak dayaktan kurtuldu.

Osman'ın cansiperhane oyunu Murat'ın cansıkarhane oyununa yenildi bu hafta. Bir tarafta her topa koşan, tekmeye kafa uzatan, kafaya burnunu uzatan,kendisine sopayla dalanlardan kaçmayan Osman; diğer tarafta topu unutup koşamaya devam eden,kafaya tekme uzatan, millete kafa atan, yetenekli ama maçı sallamayan Murat. Bu takım tabi yenilir abi

Serhat bu hafta tam bir maestro gibi takımını yönetti. Yönetti dememizden kasıt, maç boyunca deli gibi Diyar ve Şiyar'a bağırdı. Bu bağırışlardan Şiyar'ın morlainin bozulduğu, Diyar'ınsa ters cevaplar verdiği görüldü. Serhat'ın sopayla Diyar'a dalmadan bu sorunu çözmesi pek muhtemel görünmüyor.

Haftanın golünü taa Beylikdüzü'nden (ortasahadan) attığı şutla atan Özgür'den çevre apartmanlarda oturan insanlar tarafından bir halısaha ayakkabısı alması konusunda uyarıldı. Basket ayakkabılarıyla oynadığından her şutunda gımgımıze sesleri çıkaran Özgür kara kara 46 numara bir kramponu nerden bulacağını düşünüyor.

Maç öncesinde yurtdışından yıllar önce getirdiği 47 numara kramponu patlayınca, maçtaki kötü oyununu tamamen buna bağlayan Sinan sadece kendini kandırabildi ne yazık ki. Sinan'ın verimsiz fitbolü, güçlü fiziğine yakışmadı.

İlker biladerimiz gayet leziz oyununu sürdürdü. Bu çocuk bir de tüy sıklet olmasa neler olurdu bilemiyoruz sayın seyirciler. Maç içinde yaptığı kıvrak hareketlerden bazılarından sonra Sinan gibi devyarasa bir rakibin fizik gücüne yenik düşen İlker'İn sabahları 40 yumurta yemesine rağmen kilo alamaması tıp dünyası tarafından endişeyle karşılandı.

Haftanın öleni aldığı darbelerleyerden kalkamayan Samaras biladerimiz oldu. Bir insan top kapma konusunda bu kadar iyi, topu oyuna sokma konusunda bu kadar kötü olabilir. Özgür abisiyle beraber oynadığı zamanlarda kendisine pozitif yönlendirmeler yapıldığında bir kez şut atmadan pas vermeyi akıl edebilmişti. Dün de kaptığı beşyüz topun tamamında şut çekince halısahayı bırakın, kenardaki seyircilerden bile fırça yedi.

Yarımşar devre A ve B takımlarında oynayan Şenol'un, neden istatistik birimimizin tarafından galip tarafa yazıldığını anlamayan biraderlerimize şunu söyleyebiliriz. Bir maçta yarım devre ordan yarım devre burdan oynayarak kendi maç zevkini zikip atan adam elbetteki galip takıma yazılır, lütfen artislik yapmayınız. Kendisi her zamanki gibi sanki yarım kilo rakıyı devirip gelmiş gibi oynadı. Takımına olduçka fazla katkı sundu.

Diyar kamiline ne desek az kalır sayın seyirciler. Üç gol atan Diyar, bu gollerden birini sol ayakla, çok çok fena bir şekilde zor bir pozisyondayken (ayaktaydı ve beş metre etrafında kimse yoktu, Dİyar için yalnızlık zor bir şeydir) kaleden bir metre uzaklıkta boş kaleye yuvarladı. Attığı üçüncü golden sonra; içinde 39, 32, 28 yaşında kişileri barındıran kendi takımına "Gelsenize lan" diye bağıran Diyar'ın eskaza 2-3 maç iyi oynaması halinde iyice havalanacağından emin olduk artık.

KISA KISA:
Haftanın futbolcusu: Diyar (3 gol 0 asist)
Haftanın hayal kırıklığı: Umut
Haftanın kalecisi: Şiyar (Bir numara yaptığından değil 60 dakika kalede durabildiği için)
Haftanın golü: Özgür'ün ortasahadan attığı gol
Haftanın öleni: Kendisine yapılan şık fauller sebebiyle yerden kalkmayan Samaras
Haftanın bekleneni veremeyeni: Umut tabiki
Haftanın varlığı hissedileni: Dominant oyunuyla Diyar
Haftanın yokluğu hissedileni: Fercem
Haftanın varlığı hissedilmeyeni: Umut tabiki
Haftanın yokluğu hissedilmeyeni: Cemfer
Haftanın kavgası : Yok
Haftanın huysuzu : Yok (Çok enteresan değil mi dostlar)