31 Mayıs 2012 Perşembe

Afferim

İyice meşrulaştırın tecavüzü, iyice doğal birşeymiş gibi göstermeye devam edin. Tecavüz edenin sırtını sıvazlayıp maaşa da bağlayın tam olsun. Mide bulandırıyorsunuz artık. Ayna mayna yok mu abi sizin etrafınızda? Arkadaş nasıl bir kafa lan bu böyle?


30 Mayıs 2012 Çarşamba

Kapak

Feyisbuk'taki arkadaşlarımın birçoğu paylaşmış bunu. Hani bazen bir video, bir fotoğraf fenomen olur ya böyle, herkes paylaşır veya hakkında konuşur. Aynen o hesap olmuş bu leziz Uykusuz kapağı da. Süper bir eleştiri olmuş.

Şu nokta da güzel bir yere temas ediyor yalnız karikatür. Başbakanımız uludere'yi kaza vs gibi şeylerle tanımlamıştı. Bu konunun üstüne gidenlere ölü sevici demişti. Şimdi Kürtaj=Cinayet=Uludere diyerek Uludere olayını da cinayet sıfatına koydu. Buraya yeteri kadar parmak basılmadığını düşünüyorum ama kendisi kürtaj mürtaj açıklamasını yaptığında lafından döndü. Danışmanları da uyusun bu arada.


Volki

Konuya objektif bakan Fenerbahçeli arkadaşlarım da seni haksız buluyor Volkan bey hazretleri.

- Ne bakıyorsun?
- Nasıl bakıyorum?
- İnsanlığı bilmiyorsunuz, hayvanlığı da bilmiyorsunuz. Seni yazdım oğlum kenara. Seni evinden aldırmazsan benim adım Volkan değil. Vik vik vik.

Sıkılmıyor musun be kardeşim aynı denyolukları yapmaktan, ne gerek var ya. Fenerli kardeşlerim de senin düzeldiğinden filan dem vuruyorlardı. Önemli kalecilerden birisin yetenek olarak, ama bu karakterin sebebiyle, Rüştü gibi olamayacaksın, onun gibi anılmayacaksın be kanküüüüü.

Bir de şey diycem, benim de kuru temizlemecide pantolonlarım kalmıştı, elin değmişken onları da aldır bakalım Volkan'cım. Bi işe yara. Haddi canım, hathi ivladım, hath çocuuuum. 

Şut

Herkesin dilinde aynı laflar: "O kadar maaş alıp niye işini yapmıyorsun? Seni kovmayacaklardı da beni mi kovacaklardı. Tabisiki de seni kovacaklarıdı. Yok beni mi kovacaklardı? O kadar maaş alıyordun. Seni getirmişler o konuma. Biraz ortalarda görün biraz iş yap. Bir araba dolusu maaş alıyorsun. Bak böyle gidersin işte. O kadar iyi maaş alıyordun. Gördün mü bak noldu? Ben o kadar maaş alsam it gibi çalışırdım." Sen o kadar maaş alsan eminim kendini kaybederdin, bütün maaşı en küçük miktardaki banknotlara çevirip tek tek rulo yapıp kıçına montelerdin bence. Her sabah Fakingım Sarayı'na kahvaltıya giderdin.

Bazı yönlerden biraz haklı bir işten çıkarma olayı olsa da, ağzı olanın hakkında konuşacağı bir adam değildi işten çıkan abimiz. İşte durum şunu ortaya çıkarıyor ki; eğitim, bilgi, birikim, konu alanına hakimiyet, hitabet, çok afedersin taşakla vesaireyle yeri geldiğinde milletin kafasına kafasına çakacaksın abi. Konumun yüksekse hele millet senden götüm götüm korkmalı her daim. İşini yapıp raporunla, gereken donelerinle şirket sahiplerine kim olduğunuzu basa basa göstermek lazım bir mevkideyseniz. Hele de yeriniz böyle sallanıyorsa. Noldu şimdi, Orhan Veli'nin dediği oldu "Yazık oldu Süleyman efendiye"

Geym of çırons

Bu akşam itibariylen yeni kitabıma başlayabilirim.
Görmüş olduğunuz bu üzerine tıklandığında büyük hali görüntülenebilen resimlerin olabildiğince kaliteli renkli çıktılarını aldım. İlk kitabı anlatan ilk sezonu yarım yamalak izlemiştim. İkinci sezona ise hiç bakmadım. Şimdi Türkçe'ye çevrilen (toplam beş kitaba yayılan) ilk üç bölümü de okuyup birinci ve ikinci sezonu sıfırdan indirdiğim HD partlar üzerinden izleyeceğim. 

Evet, haritalar karakter bağlantılarını da elimin altına aldığıma göre Game of Thrones serisinin ilk kitabını önüme alıp okumaya başlayabilirim artık. Uçuş serbest.

(Resimleri tıklayarak büyük boyutlarını görmenizi de hususi olarak rica ederim.)

Muradı Böyle

Çok anlamamakla birlikte, arap ülkelerinde bile İbrahim Tatlıses'in Türkçe okuduğu uzun havaların yakından takip edildiğini duyduğumdan ve bu alanda yapılan övgülerin yüzde 97'sinin kendisine yapılmasından ötürü sayın imparatorun uzun hava konusunda en iyi olduğunu düşünüyorum.

Muradı böyle isimli uzun hava eserini (diyeyim) bir kasedinde dinlemiştim. Geçen yutuptan bir tekrar bakayım dediğimde kasetteki versiyon dışında kendisinin birkaç kez daha programlarda bu eseri okuduğunu ve kasette duyduğum versiyonun da en eskilerden biri olduğunu farkettim. Arada "bence" çok net farklar var. Eski versiyondaki çok yüksek ve güçlü bir sesle girişi, yeni versiyonda sesini zorlamaması; eskisinde kendini adayarak, daha kapılıp giderek okurken yenisinde biraz daha rol kesmesi vs vs. Eleştiri değil, değişime bakın demek istedim sadece. Zaten kendisi de demişti, "Programdaki okuyuşumu çok beğendiğimden albüme o halini koyduk, uzun hava her seferinde aynı güzellikte okunmuyor" diye.

Fi tarihindeki eski zamanlarda söylediği hali


Yakın fi tarihindeki yeni söyleyişi

29 Mayıs 2012 Salı

Fico abla

Şuradaki linkten anladığımız üzere dünyaca ünlü iki fitbolcüyle zamanında sevgili olmuş ablamız şöyle bir habere vesile olmuşlar:

Manchester City forması giyen Balotelli'nin manken sevgilisi Raffaella Fico "Cristiano Ronaldo ile de beraber oldum. Sizi temin edebilirim ki Balotelli ondan daha iyi" dedi. 


Efenim işte yarın öbür gün siz de bu iki fitbolcü konusunda kararsız kalıp kalırsanız, "Ay acaba hangisini seçsem" derseniz, aradan seçme konusunda ona göre hareket edersiniz artık.


Bu arada her blog iletisine bir resim iliştirme çabasıyla yine ablanın bir resmini ekleyelim dedim, ama ablanın "sen gel bakiim cocuuum buraya, çok lezizim ben, bak da vicut gör davar seni" temalı olmayan bir resmi (es) neredeyse (es) yok.



Umut dolu şarkı

Bu güzel

Bu ayrı güzel

BEIRUT- A SUNDAY SMILE
all i want is the best for our lives my dear,
and you know my wishes are sincere.
whats to say for the days i cannot bare.

a sunday smile we wore it for a while
and at cemetery mile we paused and sang
a sunday smile we wore it for a while
and at cemetery mile we paused and sang
about our sunday smiles and we felt clean

we burnt to the ground
left for you to admire
with buildings inside church of white.
we burnt to the ground left a grave to admire.
and as we reach for the sky, reach the church of white.

a sunday smile we wore it for a while
and at cemetery mile we paused and sang
a sunday smile we wore it for a while
and at cemetery mile we paused and sang
about our sunday smiles and we felt clean

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Fobi - 2

Bir keresinde şirketten bir arkadaş özelime mail atarak "Abi sana bir resim mail attım, bir baksana ya, oradaki logonun sarı olan kısmına, başka bir arka plan resmi yapabilir misin" dedi. Ben maili açtığımda daha önce şu yazıda bahsettiğim üzere feci şekilde yükseklik korkum olduğundan saçma sapan tepkiler vermiştim, koltuktan düşecek gibi olup düşmedim ama düşsem daha az komik olurdu öyle yani. Meğer bu kamil maili bana göndermiş ve dahili numaradan haber ettikten hemen sonra beni diğer arkadaşlarla çaktırmadan izlemişler. Çok fena makaramı yapmışlardı yavşaklar.

Sığır baba

Geçen cumartesilerden birinde yeryüzündeki en çok sevdiğim insanlardan biriyle, tamamen teşhir amacıyla orada tutulan büyük bahçe salıncaklarında sallanmak amacıyla, bizim oraya yakın bir yapı markete gittik. Orada bir aile manzarası gördüm ki şöyle.

Oradan oraya atlayan biri 4-5 biri 7-8 yaşlarında iki kız çocukları var. Bir o salıncaktalar, bir bu hamaktalar; bir o koltuğa basıyorlar, bir öbürüne yatıyorlar filan. Neyse bu sıpaların üzerine basıp zıpladıkları küçük çaplı bir trambolin vardı. Büyük kız hayvani bir şekilde basa basa zıplamaya başladı buna. Anneleri de oldukça uzakta hareketsiz durup çocukların veya eşinin yanına gelmeyen denyo babaya "Aaa Eşşekhan baksana, bu çok güzelmiş, çocuklara alsak iyi olur belki de" diyerekten tramboline yöneldi ve daha adımını atamadan kocası gözlerini pörleterek karısına "ŞŞŞİİŞŞŞŞŞŞŞŞŞTT" dedi, kadın aynen geri "kaçtı", bildiğin korktu ve kaçtı kadın. Mal baba Eşşekhan, bunu söylediğinde gez-göz-arpacık misali aynı hizada olduğumuzdan kendisiyle göz göze geldik. Ben olanca teatral yeteneğimle "Senin ben teeeamuniyea koyim" bakışımla baktım. Sonra beyimiz karısına bilmemne tarafta bekleyeceğini buyurarak sktirolup gitti gözümün önünden.

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Haksızlık

"Öğretmenlerle ilgili bir teklif var. Bu camia benim en çok saygı duyduğum kesimdir. Onlara ek ödenek olarak resen 100 lira daha verelim. Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur nekadar çalışıyor? 40 saat. 40 saat için bu rakamın altında alanlar da var. Öğretmen ek ders verirse, bunun üstünde alıyor. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili ise 20 gün. Şimdi soruyorum; bu haksızlık değil mi? Bundan sonraki süreç hakem heyetine gidiyor. Nihai kararı verecek."

Evet ortada bir haksızlık olduğu kesin. 15 saat çalışan öğretmen olduğunu sanarak konuşmanız gibi sayın büyüğüm. Haftada 15 saat derse giren öğretmenin 1624 lira almasını sanmanız gibi. Bir de şimdi birisi çıkıp muhalefet etse "15 saat çalışan aslında şu kadar alıyor" dese görür hanyayı konyayı. bir de şimdi yanlış anlaşılmasın ama, bir cami imamı kaç saat çalışıyor günde ve ne kazanıyor acaba ona da mı bakalım şimdi? Bunu söylesen bu sefer de dinsizliğinden filan dem vururlar adamın. Herkese kazandığı helal olsun, ama memurun maaşı kuş kadarsa, normale yakın kazanan birimlere okları çevirerek sorun çözülmez ki. Memurların maaşını da yukarıya çekmemiz gerekmez mi?

Herşey bir yana da bu tip konuşmalar yapmaktan sıkılmadın mı canım abim benim. Seni çok seviyoruz hepimiz de, herşeyi mi biliyorsun, kürtaj sezeryan dahil.

25 Mayıs 2012 Cuma

Güzel isimli fitbolcüler - 3

German Denis - Cörmın Denis

İtalya'nın Atalanta takımında top koşturmakta olan 1981 doüğumlu Arjantin'li hırçın forvet. Okunuşu gayet ama gayet leziz. Almanca çalışmak konusunda beni hırslandıran bir arkadaştır bu.

Kocabaş

Bir mal düşünün. Mal ötesi, bu konuda pir kabul edilebilecek, yeryüzündeki diğer mallara anektodlarıyla yol gösterebilecek kadar mal. Bazı hareketlerinden ötürü zeka geriliği olduğunu düşündüğüm bir adam bu. Şirketin kendisine verdiği telefon yerine, bir süre başka bir telefon kullanıyor kafasına göre. Daha sonra şirket telefonuna kartı geri takmak istediğinde sim kartın resimdekine benzeyen yuvasını yerinden çıkarıyor takmaya çalışırken de ters takıp telefonun anasını ağlatıyor. O ara bu gerizekalıya aynı telefondan veriyorum. Aradan 2-3 ay geçince bu yine bana gelip telefonun bozulduğunu söylüyor. Sim kart yuvası yerinden oynadığından bazen buna ulaşamıyorlarmış da gün içinde çok fazla arıyorlarmış. Malın önde gideni olup verdiğim telefonları kafasına göre bozan bir sığır da olsa beni tilt eden bu değil sevgili dostlar.

Verilen her telefonu kırdığı için burnunu sürtmesi gereken bu arkadaşa yaklaşık 10 gündür telefon vermiyorum. Geçen odamın önünden geçerken bana çok ciddi bir şekilde "Bak bana telefon vermedin en sonunda kavga edicem seninle" diyerek lafını söyleyip hemen kaçmaya yeltendi. Deparla yerimden kalktım. Karşıdaki elemanlar dalacağımı filan sanıp korkuyla bana baktı ki ben odamın kapısına gelip peşinden, "Eşşek bey, sana telefon vermiyorum, kavga ediyorsan et, birine şikayet edeceksen onu da et" dedim ve yüzüne boş boş bakmaya devam ettim. Bu gitti, on dakika sonra beni yöneticim çağırarak kime şikayet edeceksen et deyip demediğimi sordu. Ben de yöneticime "Eşşek beye son 4 ay içinde iki kez telefon verdim ikisinin de sim kart yuvalarını kırdı. Kendisi kafasına göre başka telefonlara şirket hattını takarak kullanıyor, kafasına göre de geri değiştirmeye çalıştığında telefonların aynı bölgesini bozuyor. Elimde telefon olmadığından hemen yeni telefon veremedim haliyle kendisine. bunu da bilmesine rağmen, telefonların sim kart yuvalarını kıran kendisi değilmiş gibi odamın kapısından bana 'Bak bana telefon vermedin en sonunda kavga edicem seninle' dediği için kendisine aynı üslupla cevap verdim Osman bey. Böylesi bir şey söyleyip sonra da size gelip mağdur edebiyatı yapması da gerçekten çok komik." dedim.

Yöneticimin bakışları Eşşek beye döndüğü anda ufağından öyle mal bir sırıtma geldi ki bizim malın suratına görmeliydiniz sevgili dostlar. Öyle bir fırça yedi ki ayakkabı olsa bu kadar parlardı, yöneticim de herhangi bir şekilde bir daha kullanıcı hatasından kaynaklanan telefon arızası olursa veya sim kart değişikliği vs yaparsa kendisine rapor etmemi ve masrafın 10 katının maaşından kesileceğini söyledi. (Gerçi bu biraz da blöfümsüydü sanırım ama neyse.) Olaydan iki gün sonra Eşşek bey odamdan kafasını uzatıp kibar bir şekilde "Kamil bey telefon olayında bir gelişme var mı" diye götüm götüm sordu. Ben de kaşlarımı yukarı kaldırarak cevap verdim, defolup gitti.

Çocuk sobaya elini sürerek yakmış ve o sobanın ebesini mikebileceğini görmüştü. İlla bu dilden anlıyorsan, benden iyi konuşanı bulamazsın götella seni.

24 Mayıs 2012 Perşembe

Mesaj

Sabah ofise gelir gelmez, çekmecesinden makyaj bavulunu (çanta değil bununki) alıp bizim katın deparla uzak köşesindeki bayanlar tuvaletine koşan, net 20 dakikalık bir makyaj operasyonundan sonra yüzüne bakılası bir sıfat anca gelen, boya küpü, mal müdürü, denyo ablacııım. Firmamı sevmeme sebeplerimden birisin. Eline hiçbir işin yakışmamasını, sana verdiğim sıfır Lenovo bilgisayarın kapağını, menteşelerini kırmanı geçtim, bir de çok çirkinsin iyi mi... Gerçekten de yaptığın o bütün makyaja rağmen, Neyşınıl Cografik'teki bir maymunun kıçına kaş göz çizsem senden daha güzel bir bayan yüzü ortaya çıkar, bunu bir espri veya mecaz olarak kullanmıyorum. Samimi olarak hissiyatımın bu yönde olduğunu bil lütfen, bir maymunun gütüne çizilecek surat senin yüzünden güzel olur. Lütfen bunu geyik bir espri değil de doğrudan bir küçümseme olarak algıla. Evet. Umarım buna denk gelip okur ve üstüne alınırsın. Sen bir cacığa benzemeyen mal bir kezbansın. Keşke yöneticilerle benim gitmemem üzerine yaptığımız o kafa skici toplantıda, "kezbanı kovmazsanız giderim" deseymişim nassını soteyim.

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Lavuk

Senin ağzına sçarım hayvan. Sims'te dallamayı ben yönetiyorum, bütün yemeğini, suyunu, zıkkımını ben veriyorum. Birşey yap dediğimde de yapmıyor hayvan. Salak oyuna "Cezalandır, Suratına iki tane çak, Ölümüne döv" gibi şöyle bize daha yakın şeyler koymamışlar ki iyice adam edeyim danayı. Sinir sitires sahibi yaptı beni götleğen ya. Ölür müsün dediğimi yaptıktan sonra tuvalete gitsen hayvanın oğlu?


Dönen hesap

Teee fi tarihinde ilgi alaka gösterdiğim, çok somut bir şekilde hoşlaştığımı belli ettiğim ve o dönem türlü triballere girip kutusu kalkan abla; feys üzerinden başlattığı ufak ilgilenme çabalarını devam ettirdi ve ben de, zamanında benim ona gösterdiğim somutluğa gelmesini bekleyerek görmezden geldim, normal tepkiler verdim. Kendisi benim o fi tarihindeki halimden daha da dobra bir biçimde hissiyatını bana belirtti.

Ben de her zamanki gururlu tavrımdan taviz vermeyip kendisini taca gönderdim. Gayet dik durdum, zira eğilince belim ağrıyor. Keh keh keh. Şaka lan şaka, gerçekten dik durdum. Feysbukta bıkıp usanmadan geyik kezban sözleri paylaşan bir elemandan hatırladığım kadarıyla, "kırılırım ama bükülmem ulan ben" Evet, işte ben de böyle bir adamım işte. (Sözün sonundaki ulan ben'i ben ekledim.)

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Gelecek kaygıları

An itibariylen hissiyatımı en net anlatmakta olan alakasız bir resim.

18 Mayıs 2012 Cuma

Deneme

Bu akşam üssü kuruyorum eve. Kaliteli bir laptop soğutucunun üzerine fanı kırık emektar laptopumu sabitleyip, sonra da bu arkadaşa bir adet fare şandelleyip harici harddisklerimi de bu kamile bağlayıp bu arkadaşları sabitleyerek kendime bir çalışma ortamı kuracağım. Ondan sonra da ne zamandan beridir üzerinden geçmeyi düşündüğüm notlarıma çalışacağım. En başta da almanca dersleri var tabi. Umarım başlarız programlı bir şekilde. Ay hop so.

Yaş 33

İçinde bulunduğumuz hafta 33 yaşıma girdim ben. Bu da mı gol değil be, bu da mı gol değil hakim bey. Ne olacak lan benim sonum. Şu zavallı gözlerim şu yavşak dünyada bir seneyi de Fakıngım Sarayı ayarında bir yeri göremeden geçirdi. Hadi bu sene diye diye nereden nereye geldik lan.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Tuvalet Kültürü

Bu şirketten sktirolup gittiğimde en özlemeyeceğim şeylerden biri tuvalet kültürümüz olacak büyük ihtimalle. Tuvalette adam senle muhabbet açar, daha içeri girer girmez kemerini açıp pantolonunu açarken bişiler anlatır. Hani o kadar verimli bir çalışan ki tuvalette bile birilerine bişey anlatıyor hesabı. Allahın davarı. Ben klozetli bölüme geçeceğim zaman tuvalette kimse olmadığından emin olayım diyorum, aman koca dünyada ben, klozet taşı ve fotoselli tuvalet lambası olalım diyorum. Adamlar için kaka çok normal ama. Utanmasa gelip masama sıçacak beygirin önde gideni.

Sanırım sorun bende abi. Ben de adam gibi sifon çekmeden, peçetemi çöpe mi attım, yere mi geldi, kıçıma mı soktum bakmamalıyım. Aynaya su mu sıçrattım diye bakmayı bırak aynaya işemem lazım sanırım. Beyinsiz sikkolar ya. Çişini bile yapamıyorsan, çükünü kes de çöpe at bari hoşaf.

(Resmi de www.uludagsozluk.com dan aldım. Bilginize)

Arka Sıradakiler

Bir ara bizim arkadaşlar oynuyor diye bakıyordum bu diziye. Nasıl şükela bir hikaye böyle, işte bunlar asi çucuklar zengin çücüklerine kerşiler felan. Aksiyon her daim zirvede, romantik tipitipler de var dehşetcengiz aşklar dönüyor ortalıkta, gizemli puslu olaylar da dönüyor arada. İşte kimliği belirsiz yauuşağın biri millete musallat oluyor falan filan ve de FELANNNN.

Neyse geçen kanallar arasında zaplarken TNT'de denk geldim diziye. Sadece bir adet kare gördüm ve yetti. Dizide daha önce kaçırılan, taciz edilen, aynı anda minimum 9 erkeğin aşık olduğu, Türk milli su balesi takımı kaptanı, peşine düşülen, helikopterden helikoptere atlarken şarjör değiştiren, kaybolan, hafızasını yitiren, on kaplan gücündeki vs vs esas kız bu sefer de tekerlekli sandalyedeydi.

Benim canım ablacım. Öl lan artık, öl lan öl. ÖÖÖÖÖÖÖÖÖÖÖÖÖÖÖÖÖÖLLLL Öl de bitsin dizi ya. Biriniz ölün lan. Bitmiyor abi, aynı tipitipler aynı tiplemelerle ekranda bin bölümdür, bir tanesi bile ölmedi ipnelerin ya. Hem kendilerine yazık ediyolar, hem de o ekipte yönetmenlik yapan hocamıza ya. Tamam çok da problem değil, dizilerin lastik gibi uzamasına alışkınız sonuçta, ama burda eski hocam ada var arada. Köreliyor adamcağız.

8 Mayıs 2012 Salı

Aslan

Dün benden haber beklediği bir konuda son durumu yatakta uyumak üzereyken soran bugün hastanede birsürü tahlil yaptıracak olan babama, olumsuz yönde büyük bir adım atıldığını söyledim. (Çok gizemli anlattım değil mi?) Babamın o an morali bozuldu biraz. Normalde hastalık mastalık muhabbetlerini çok kafasına takan babam bunu bırakıp beni kafasına takmıştı. 

Önceden beri hep dediğim gibi aslandır benim babam, 
yıllar geçse de aslan aslan olarak kalıyor, aslan olarak yaşıyor işte.

1 Mayıs 2012 Salı

Bir adet anı

Bizim gibi İşçi Bayramı'nda çalışan firmalardan birinde çalışmakta olan bir arkadaşım anlattı. Dokuz aydır firmada çalışan bir çocukceğiz 1 Mayıs'ta çalışıldığını öğreniyor ve kendince öyle yorumlayarak takım elbise kravat prosedürüne uymadan, kot-tişört'le geliyor iş yerine. Akabinde firma sahibine denk geliyor ve şöyle bir diyaloğun ardından uyarı alıyor.

- Sen niye böyle giyindin bugün?
- Bugün 1 Mayıs olduğundan.
- Ama biz çalışıyoruz, normal bir çalışma gününde ne yapıyorsan aynısını yapman lazım.
- Ben dedim ki...
- Ne dedin? Kime sordun da böyle giyindin? Millete de emsal olacaksın sonra herkes senin gibi giyinecek.
- Özür dilerim efendim. (Adam yasal tatil gününde işe gelmiş, bir de üzerine özür diliyor aaabi. OOOOOOOOOOOOHAA @!+%&%/.)
- Bir daha olmasın.