6 Ekim 2010 Çarşamba

Sinek


Geçen pazar gecesi hangi deli beni dürttüyse oturdum sabaha kadar Spartaküs'ü seyrettim. İnternetten indirilmiş yüksek çözünürlükte versiyonlarını izlediğimden bol bol kan, götella ve et gördüm. Doğranan abiler vs. Bu başlı başına ayrı bir yazı konusu olsun. Esas ayrıntı başka çünkü.

Saat ilerledikçe planlar sapıtıyordu önce dedim ki sabahlarım artık battı balık hesabı, sonra dedim şu bölümden sonra yatiiim bari bir saat, sonra dedim ki izleyeyim sonuna kadar akabinde duş alıp işe gideyim vs vs. En sonunda da 06:43'te saati 07:15'e kurarak yattım. Hemen uykuya dalarsam 32 dakika uyuyabilecektim planlarıma göre. 07:15'te saat öttüğünde duşu iptal ederek, saati ileriye kurarak, uykunun yeryüzündeki en güzel olay olduğunu bir kez daha hatırlayarak tekrar yattım ve teorik uyuma süresini 92 dakikaya çıkarttım.

Esas ayrıntı ise bir adet sinek. Uzandım geziyor etrafımda, vız vız, kafama kondu iki kez elimi salladım filan, sonra pikeyi kafama sardım sadece yüzümü dışarda bıraktım. yüzüme kondu ipnetor. Pikenin altına girdim, terlemeye yüz tutunca çıktım. Hala vız vız dolanıyor. Velhasılı kelam 92 dakikalık bir iyi sayılabilecek uyku dilimini bana haram etti bu yauşak. Neyse efenim, intikam almaya yemin ettim ben.

Saat 08:15'te alarm öttüğünde -içimden küfrederek- derhal kalkıp perdeyi açtım. Banyoya gidip traş oldum ve odaya geri geldim, angut sinek yapışmış pencereye dışarı çıkmaya çalışıyordu. Bir peçeteyle yakaladım kendisini. Peçeteyi kendime doğru çevirdiğimde ayaklarını oynatıyordu bu ufak tipteki lavuk. Parmaklarımla yaklaşık dört bin paund'luk bir güç uygulayarak sineği peçetenin içinde yüzeye yaydım. Bir daha, bir daha bastım; hırsımdan dişlerim bile gıcırdadı. Evden çıkarken ayakkabıyı bağladığımda bağcıkları koparıp cırt cırtlı bişey giymek zorunda kaldım filan. Yolda, trawmayda vesaire hırsım geçmedi. Belki de o yüzden milleti dövesim geldi o kadar.

Yazı da nerden nereye geldi anasını satiim.

Hiç yorum yok: