4 Ocak 2011 Salı

Teknoloji makaleleri - 1

Daha önce online bir erkek dergisi olan Wingman'de teknoloji ve bilgisayar üzerine birkaç ay makaleler yazmıştım. Bundan sonra ayda en az bir tane bu tatta yazı bulabilcekesiniz blogda sevgili dostlar. Ahan da Wingman'de yayınlanmış ilk yazım:

Merhaba;

Hayatınızın teknolojik akışına yön verecek bu denli muhteşemengiz bir köşenin ilk yazısına böyle kuru bir merhaba pek bir sönük kaldı ama bu kallaviyetteki bir köşeye az, vallahi de az billahi de az. Benim adım Kamil Güğüm, Windows 3.1 kurmaktan gözlerine katarak inmiş, kasa tamir etmekten elleri toynak gibi olmuş, İETT konforunda elinde kasa taşımış o cengaver teknik servis elemanlarının halinden anlarım. Webci için Mozilla, kodcu için CSS, donanımcı için kıl tornavida, sistemci için domain, tostçu için kaşar nedir bilirim. Fatih Terim ayarında gaz verir, Tayyip Erdoğan tadında posta koyar, Deniz Baykal kümbetselliğinde terslik çıkarır, Ali Atıf Bir tadında bir boktan bahsediyormuş triplerine girebilirim. 5.7 litrelik motora sahip Cadillac'ın bile motorunu patlatacak bu muhteşem aragazından sonra, biraz ayaklarım yere basınca ve beynime kan gidince, biraz daha mantıklı düşününce anlıyorum ki gelmeliyim olayın özüne.

Sevgili kardeşler, bu köşede sizinle eski yeni birçok teknolojik konulardan bahsedeceğiz. Yeni çıkacak teknolojilerden de bahsedeceğiz, “ulen ne günlerdi be” de diyeceğiz. Wingman ilerde haftalık (Haddi canım) ve daha ilerde de günlük (Çüşşş) olduğu zaman artık sizlere MCSE Katılım Belgesi filan da dağıtırız.

Bu ilk haftamızda önce yeni bir uygulamadan bahsedeceğiz: Sanallaştırma. Bir de eski oyun grubundan bahsedeceğiz: NEO Game.

SANALLAŞTIRMA UYGULAMALARI

Önemi gitgide artan, kaynak tüketiminde azalma, yedekleme ve felaket kurtarma uygulamalarında kolaylık sağlayan bir yeni düzen olduğu kadar; sağda solda “İşte efenim sanal sunucular hakkında bilgi sahibiyim” dediğinizde havanızdan geçilmemesini sağlayan bir hadisedir.

Eğitim verdiğim bir MCSE, MCITP veya CEH sınıfına anlatıyor olsaydım ve sınıfta beni tartmak isteyen ukala bir öğrencim olsaydı, konuya hakimiyetimi ve vakıfiyetimi göstermek için size şöyle güzel ayrıntılı bir laf salatası yapardım. Ama hem Wingman okuyucusu olan milyarlarca, trilyorlarca, kantrilyornlarca, kenmrilyorlarca insanın hepsi IT uzmanı değil elbet, hem bunu ben de istemiyorum. Hem de derginin bünyesine ters. (Abi açıkçası üslubu tutturamayan uçan tekmeyi yiyor, tırsıyorum ben de esas neden bu. Genel Yayın Yönetmenimiz Aikido biliyor.)

Sanal bilgisayar dediğimiz uygulama nedir? Temelde sizin kuracağınız host (yönetici diyebiliriz) görevini görecek bir programla, mevcut donanımınızın kaynaklarını kullanarak ikinci (üçüncü, dördüncü… vs) bilgisayarları kurmanızdır. Yani yedi yaşındaki yeğenime anlattığım üzerine “Windows içinde Windows kurmanızı sağlayan” hadisedir sanal bilgisayar mevzusu. Bu host dediğim programlar çeşit çeşit olabilir.

Kendi bilgisayarımda VMware programını kuruyorum. (Virtual PC, Virtuozzo gibi programları da kullanabilirdim ama ben VMware’e alışkınım.) Diyorum ki bu programa: Ben yeni bir sanal makine oluşturmak istiyorum. Üç gigabayt olan belleğimin 512 megabaytını kullansın. İşlemcimi paylaşsın, CDROM’umu da bilgisayarımdan paylaşımlı kullansın. Diski şu kadar olsun, falan, filan ve de felan. (Bunların en önemlisi felandır bu arada) Özelliklerini belirledikten sonra da Play – Pause yapar gibi basıyorum başlatma tuşuna basıyorum ve başlıyor sanal makinem çalışmaya. Bakınız iki tane sanal makine kurdum ben ekteki screenshot’ta göreceğiniz üzere.Play tuşuna bastım ve makinem çalışmaya başladı intörnete girebildim bile.

Şimdi bir senaryo üreterek olayın bir avantajından bahsedelim. Osman yirmili yaşlarında bir üniversite öğrencisidir. Bu güzide kardeşimiz laptopunu daha yeni formatlamış ve bu formatlama tüm yan programların kurulumu ve yedek dosyaların geri getirilmesiyle tam 5 saat sürmüştür. Bilgisayarını tekrar formatlamaktansa kendini dağlara vurmayı yeğ tutma kıvamına gelen kardeşimiz bu köşeyi okuduktan sonra hemen bir sanallaştırma host programı kurmuş ve akabinde hemen bir adet sanal XP kurmuştur. Bununla yetinmeyen Kazım kardeşimiz (bundan sonra kardöşamps olarak geçecektir) kurduğu sanal makinenin hemen bir kopyasını almıştır. Bundan sonra her türlü intörnet aktivitesini sanal makine 1 üzerinden yapmış olan kardöşamps, önüne gelen siteye girmiş, her türlü downloadı yapmış, karşısına çıkan her insan evladını mesıncırına (Planlarıma göre önümüzdeki sene Türk mesajlaşma programı Mesincir programını çıkaracağımı da belirteyim bu arada, bu arada logo incir yaprağı olacak tabi ki.) kaydederek sanal makinenin anasını ağlatmıştır. En güçlü antifiriz programını bile kifayetsiz bırakacak kadar patlatan kardöşampsın bu dakikadan sonra tek yapması gereken sanal makineyi kapatmak, ve Belgelerim\My Virtual Machines klasöründen ilgili makinenin klasörünü komple silmesi yetecektir. Sanal makineyi ilk kurduğunda aldığı yedek makineyi çalıştırarak fütursuz internet gezintilerine devam edebilecektir bu güzel insan. Evet sevgili Kazım artık uçuş serbest, senin gibi bir kımıl zararlısı her gün bir sanal makineyi patlatabilir.
Kazım örneğini iş sahasında düşünelim. Bir sunucu makineyi çalışır hale getirmek ne kadar sürer? Exchange server olsun bu. Windows Server, üzerine DNS, Active Directory, bir de Exchange Server kuracağız ve Exchange’in daha önce alınmış bir yedeğinden eski mailleri de kurtaracağız. Sıfırdan böyle bir kurulum en az iki yıl sürer. (Okuyor musunuz yoksa siz de bir Kazım mısınız diye kontrol etmek istedim de.) Böyle bir sunucu makinenin ayağa kalkması iki gün sürebilir. Bu makine çökerse ne olur? İki gününüz daha gider. Peki bu makineyi sanala kursanız kurar kurmaz da 10-20 dakikada kopyasını alsanız ne olur? Bir daha çökmesi halinde iki gün uğraşmadan ikinci sanal makinenizi açarak kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
Gidişat da bu yönde. Bir müşteriye gitmiştik, bir bankanın genel müdürlüğüne. Herkes şık ve prestijli. Sanallaştırma uygulamaları felan yapıyor musunuz dedim ve bunu derken felan diyerek konu hakkında bilgili olduğumu gösterdim. Bu işle uğraşmaktan gözleri pörtlemiş, sakalını kesmemiş olan koskoca bankanın prestijini tek başına sarsan bakımsız Tarzan da dedi ki : “Evet aldık bir tane sunucu, 64 gigabayt bellekli 8 işlemcili. Onun üzerinde sanal makinelerimizi çalıştırıyoruz.” Ben de yemiş görünerek içine düştüğüm şok durumunu kendisine belli etmedim.

Bu örneklere bakarak sanallaştırma uygulamalarının yararlarını şöyle sıralayabiliriz:

• Tarzan örneğinde olduğu gibi firma 8-10 sunucu alacağına bir veya iki sunucu alır ve fiziksel bilgisayar sayısı azalır.
• 8-10 sunucunun çalışması için gereken ortamın hazırlanması ve bakımı 2 sunucunun konumlanacağı yere göre daha masraflı ve uğraştırıcı olur.
• Bir sürü sunucuya girip işlem yapmak yerine tek bir sunucuya bağlanarak işinizi çözebilirsiniz.
• Yeni bir sunucuyu ağınıza ekliyorsunuz. Sanal sunucuyu eklemek basit bir kopyalama işlemiyken, yeni fiziksel bir sunucuyu eklemek ise adamın emdiği sütü burnundan getirebilir.
• Sanal sunucu, donanım bağımsızdır, herhangi bir makinede çalışabilir. Sıradan bir pc’ye de sunucu kurabilirsiniz.
• Daha çevreci bir çözümdür. 10 tane server hayvan gibi soğutma sistemi isteyecektir. Küresel ısınmaya olan katkınız azalacaktır.
• Ekonomik olarak sahipolma maliyeti çok daha azdır. (“Sahip olma maliyeti” sözünü her yerde kullanabilirsiniz, şekil duruyor bir şey dediğiniz intibası yaratmada birebir.)

Hiç yorum yok: