12 Ocak 2011 Çarşamba

Metin gitti mi?

Metin öleli yıllar oldu. Kendisnin resmini değil de annesinin resmin koymak gereğini hissettim. Zaten 4-5 tane resmi var Metin'in. Annesinin bakışları o kadar mahzun ki, gerçekten yazık. Sadece mensubu olduğu gazete ve/veya kürt olması yüzünden dövülerek öldürüldü Metin. Gazeteci Metin dövülerek öldürüldü, gazeteci olmayan sıradan vatandaşları bir düşünün. Polisimizin öğrenciye, memura, işçiye; düzende kendisiyle alakalı herhangi birşeye itiraz eden herhangi bir kitleye; bürokrat eleştirmeye çalışan insanlara tavrı hep böyleydi zaten.

Napıyorsun abi, niye ya. Ne hakla öldürüyorsun, kim veriyor sana bu pervasızlığı ki? 28 yaşına nasıl geldi o çocuk, ne şartlarda büyüdü, ne zorluklarla, hangi okulları bitirdi, nasıl bir insandı haberin var mı, nasıl bir evlattı, nasıl gülerdi, neye ağlardı, manitası var mıydı, o gün eve varabilseydi ne yapmayı hesap etmişti, 40 yaşında ne yapmak isterdi. Senin gibi bir insadı o memur bey kardeşim ya, senin gibi, benim gibi. Neyin etiketi vardı bu çocuğun üstünde ya. Bir tane adamı döve döve öldürdünüz, kimbilir kaç kişi. Fotoğraf makineli bir tane adama; makineli tüfekli, tabancalı bir sürü adam dalmanıza sebep neydi abi. Valla aklım almıyor ya. Katil olsa ne olur ki. Hoş katiller çıkıyor güzel güzel.

Bir de duvardan düşmüş dememişler miydi, ah Allahım ya. bunu kim yer diyor insan ama bu kadar denyo bir laf salatasını yedik işte 70 milyon.


metin'in kafasında bir darp var
polis karakolundan morga kadar
mosmor
bir darbe var
yüreğimizde beynimizde
soruyor bir işaret fişeği
biz ölerek mi yaşamayı
öğreneceğiz hâlâ...

Can Yücel

Hiç yorum yok: