15 Eylül 2010 Çarşamba

Ezel has some okazyons

Ezel 2. Sezon 1. Bölüm Analizi

Ezel başladı sevgili dostlar. Birinci sezon 33 bölüm oynadı ben bir bölümünü izledim gününde. Sonra sezon bitince, derhal şirketteki en downlaodçı arkadaşın indirdiği birinci sezon ful paketi harddiskime aldım. Download işlemleri sırasında çekilen çileyi ben çekmediğim için iğrenç bir haz duyduğumu da belirteyim dip not olarak.


Diziye döndüğümüzdeyse şunu gördüm. Eyvallah yine kitaplardan alıntı cengaver replikler. Haluk abi gelmiş, en sonunda gördük ki bizim tiyatro kulübündeki kızların dibini düşüren Kıvanç kardeşimiz katılmış diziye. Şov devam ediyor.

Ama şu var, görebildiğim kadarıyla Ali ve biraz da Tefo dışında herkes hamlamış abi. İstisnasız herkes. Kenan Birkan bismillah daha yeni girdi ısınma turları, tanımaya alışmaya çalışıyoruz; eyvallah. Ezel, Cengiz o kadar hamlar ki. Ezel kendisinin Ömer olduğunu söyleyecek, ama sıfır heyecan. Dizide en beğendiğim adam Cengiz boğulmaktan kurtulmuş, iğrenç yapmacık bir ses kullanıyor; amiyane tabiriyle biz buna götüyle oynuyor diyoruz. Çok da umrunda değil hani. Hamlık hamlık da bir yere kadar be abi. Eyşan öğreniyor gerçeği, Ezel'in Ömer olduğunu filan, harbiden kötü ötesiydi tepkileri ve bu ablamız birinci sezonda hep mel mel bakıyor görünse de zaman zaman kendince şovlar yapabiliyordu.

Ali aynıydı, bıraktığı yerdeydi. Kimisine de bu tipleme yapay geliyor ama 33. bölüm bitmiş adam birsürü tatil yapmış döndüğünde bıraktığı yerden devam ediyorsa helal derim ben. Tefo da aynı tatta devam ediyordu.


Benim diziyi izleyince bu hissiyata kapılmam normal tabi. Neticede son iki ayda 29 bölüm Ezel izledim. Beğendiğim sahneleri tekrar izledim filan. Bir de üstüne üstlük son iki haftada 25 ve sonrasını izledim ki, bu bölümler gerçekten de oyuncuların kamera oyunculuğunun dibine vurduğu bölümlerdi. Herkes döktürüyordu, herkes. Eyşan bile döktürüyordu yani, o derece. Bunların hemen peşinden izleyince bana battı tabi. Diziyi 33. bölümün yayınlandığı tarihten beri tekrar bakmayan izleyiciler çok memnunlar zaten. Ben de beğendim de, bu tezat dikkatimi celbetti paylaştım, ne var lan.

Bölümde Ezel tişörtle koşuyor kilometrelerce, şehir tabelalarının önünden geçiyor, kar yağıyor güneş açıyor filan, net 10 ay filan boyunca aralıksız koşuyor yani; -beyaz pantolon seçimi de ne gereksiz ne salak bir seçimdir bu arada o apayrı- gara varıyor ceket var üstünde. O kadar da olur da diyebiliriz ama bu kadar sağlam bir diziye yakışmadı bence.

Haluk Bilginer'in garda "Seni öldürürüm" repliğinin taklidi yapması dizinin bu zamanki tadına çok aykırı birşeydi ama yedi. Bu ayarda bir ayarsızlığı ancak cengiz karakteri yapabilirdi, ama denememişti hiç. Hoş bir değişik tat oldu dizi için.

Dizinin en güzel diyaloğu da Tefo'yla Ali arasında Ali'nin gırtlağına bir bayan tarafından jilet dayanmışken yaşandı.
- Napiim?
- Orospuyu vur.
- Ya seni vurursam?
- Sonra orospuyu vur.
(Tefo gülümser, Ali'nin arkasındaki jiletli "orospuyu" alnından vurur.)

Sonuçta bu hazırlıksız yakalanma normaldir. İlerleyen bölümlerde zaten başarısını kanıtlamış olan oyuncular coştukça coğacaklardır kanımca.

Hiç yorum yok: