Şu linkten alıntılanmış olup, Tunç Alp Kanyon'un yazısıdır. Bılokta bulunmasının faydalı olduğu kanaat, düşünce ve fikrini taşıyorum.
Omurga, vücudumuzun en önemli denge ve destek ekseni olup aynı zamanda omurilik ve omurilikten çıkan sinirlerin de korunmasını sağlar. Omurilik, beyinden çıktıktan sonra aşağıya doğru bel hizasına kadar giden bir sinir dokusu uzantısıdır.
Omurilikten sağlı- sollu 31 çift sinir çıkar; bu sinirler omurgadan ayrıldıktan sonra kendi aralarında birleşip dallara ayrılarak kollara, bacaklara veya gövdeye dağılır; gittikleri bölgenin duyu ve hareket fonksiyonlarını yerine getirir. Boyun bölgesinden çıkan sinirler kollara, bel bölgesinden çıkan sinirler ise bacaklara dağılırlar. Örneğin, hemen herkes tarafından bilinen “siyatik siniri” bacağa giden birkaç sinir dalının birleşmesiyle oluşur ve kalçadan ayak ucuna kadar giderek hareket ve duyu fonksiyonlarını yerine getirir.
Omurgayı oluşturan ve “omur” adı verilen kemik kısımlar arasında “disk” adı verilen kıkırdak yastıklar vardır. Disk kıkırdağının ortasında ise jel kıvamında bir çekirdek bulunur. Omurganın öne arkaya hareketleri sırasında nohut büyüklüğündeki çekirdek, hareketlerle uyumlu olarak yer değiştirir ve böylece tıpkı araba amortisörlerinde olduğu gibi o bölgeye binen yükün olabildiğince geniş bir yüzeye dağılmasını sağlar. Disklerden ayrı olarak omurların arkasında “faset eklemi” adı verilen küçük eklemler de vardır ve bunlar omurga hareketlerinin düzgün yapılabilmesine yardımcı olurlar. Kemik ve sinir dokusunun birbirine çok yakın durması, arada elastik disk dokusunun yer alması ve bunlara bir de elastik kas dokusunun eklenmesiyle ortaya çıkan karmaşık yapılanma, omurgayı dış etkilenmelere karşı açık duyarlı hale getirir ve toplumda çok yaygın olan bel - boyun ağrılarının ortaya çıkmasına neden olur.
OMURGA RAHATSIZLIKLARI
Günümüzde bel ve boyun ağrıları çok sık görülmeye başlanmıştır. Başta hareketsizlik olmak üzere ev ve iş ortamlarındaki değişik faktörlerin etkisiyle, omurgayla ilgili rahatsızlıklar artmış ve baş ağrısından sonra insanları en çok rahatsız eden önemli bir sağlık sorunu halini almıştır. Bel - boyun ağrılarının nedenleri çok çeşitlidir. Düşme - çarpma gibi direkt travmaların dışında, en sık görülen neden, yanlış duruş - oturuş pozisyonları veya aşırı zorlanma sonucu ortaya çıkan ağrılı durumlardır. Buna göre bel - boyun ağrılarının büyük bölümü mekanik zorlamalarla ilgilidir. Ancak tüm omurga rahatsızlıklarını bundan ibaret sanmak yanlıştır. Omurgada çeşitli iltihaplanmalar, romatizmal hastalıklar ve hatta tümörler nedeniyle de ağrılar olabilir. Bu itibarla, istirahatle geçmeyen ve sabaha karşı daha fazla artıp uyandıran bel - boyun ağrılarında mutlaka bir uzman hekime başvurup gerekli incelemeleri yaptırmak gerekir. Bel ve boyun ağrılarının bir kısmında asıl nedeni tespit etmek zor olsa da, bu tür ağrılı durumların çoğunun omurlar arasındaki diskler, faset eklemleri veya omurgaya yapışan kaslardan kaynaklandığını söylemek mümkündür.
BEL FITIĞI NEDİR, NASIL OLUR?
Omurlar arasında yer alan diskler, elastik özellikleri sayesinde omurganın hareketleriyle ahenkli olarak şekil değiştirirler ve omurgaya binen yükün mümkün olduğu kadar geniş bir yüzeye dağılmasını sağlarlar. Disklerin ortasındaki çekirdeğin milimetrik yer değişimleri sayesinde omurganın yük taşıma kapasitesi daha da artar. Örneğin sağlıklı bir genç insanın L5 numaralı diski yaklaşık 800 kg.’lık yüke dayanabilir. Fakat ilginç olan nokta, çok daha küçük ağırlıklarla dahi bu sınırın aşılabilmesi ve diskin hasara uğramasıdır. Yaş ilerledikçe omurlarda ve disklerde aşınmalar, yıpranmalar olur ve disklerin dayanıklılığı azalarak fıtıklaşma riski artar. Özellikle ağır bir cismi kaldırırken, kolların vücuda uzaklığı ve omurganın öne eğilme açısı çok önemlidir. Dizleri bükmeden öne doğru uzanarak ağır kaldırma sırasında disklere aşırı miktarda yük biner ve sonuçta disk dokusu zedelenerek içindeki çekirdek arkaya doğru fıtıklaşır. İşte bel veya boyun fıtığı dediğimiz durum budur. Bu noktadan kol veya bacaklara giden sinirler geçmekte olduğundan, bası olan bölgeye göre kol veya bacak ağrıları ortaya çıkabilir. Diskin sinire bası yapması sonucu oluşan bu ağrılı tabloya bazen duyu ve hareket kusurları da eklenir. Hatta çok ağır vakalarda idrar kaçırma veya ayağı hiç hareket ettirememe gibi sorunlar da çıkabilir. Boyun fıtığında en çok etkilenen noktalar ise C5 - C6 veya C6 - C7 diskleri olup boyun bölgesiyle beraber kola ve parmaklara yayılan ağrılarla karakterizedir. Belde en çok tutulan diskler L4-L5 veya L5-S1 arasındakiler olup bu disklerin fıtıklaşması ile halk arasında çok bilinen “siyatik” ağrıları ortaya çıkar. Çok seyrek olarak sırt bölgesindeki diskler de zedelenebilir ve göğüs veya sırta doğru yayılan şiddetli ağrılara neden olabilir. Bel ve boyun fıtığında ağrı, hareketle daha da artar. Bazen ağrıyla birlikte kollarda veya bacaklarda yanma, uyuşma, keçelenme, his kaybı gibi duyusal belirtiler de olabilir.
TEDAVİ NASILDIR?
Bel fıtığının akut ağrılı döneminde 2-3 gün yatak istirahatı verilebilir fakat bu süreyi daha fazla uzatmak ve haftalarca yatmak doğru değildir. Ağrı kesici ilaçların veya enjeksiyonların yardımı ile ağrının azalmasını müteakip tam gün yatak istirahatini bırakıp basit egzersizlere başlanmalıdır. Bu dönemde uzun süre oturmak da ağrıyı artırabilir. O nedenle kısa yürüyüşler yapıp, yorulunca istirahat etmek daha uygundur. Akut ağrılı ilk 2-3 günden sonra fizik tedavi programına başlamak ta yarar vardır. Kapsamlı bir fizik tedavi programında ağrılı bölgeye infraruj veya sıcak paketler gibi yüzeyel ısıtıcıların yanı sıra ağrı kesici elektrik akımları ve ultrason gibi yüksek frekanslı ses dalgalarıyla kas ve kemik dokuları etkilenerek rahatlama sağlanabilir. Belirgin sinir basısı olan durumlarda traksiyon tedavisi de programa eklenir. Traksiyon, elektrikli bir sistem vasıtasıyla, boyun veya bel omurgasının çekilerek yapılan bir tedavi yöntemidir. Bu şekilde omurların arası açılarak sıkışan sinir kökünün rahatlaması amaçlanır. Boyun bölgesi için genellikle 10-15 kilogramlık bel bölgesi için 25- 35 kilogramlık çekme kuvvetleri uygulanır.
Bu tedavilerden sonra ağrılar azalır ve hasta daha rahat hareket etmeğe başlar. Bu dönemde artık bel ve karın egzersizlerine başlamak gerekir. Ağrılar azaldıkça hareketlerin sayısı ve derecesi giderek artırılmalıdır. Bel hareketleri tamamen normal ve ağrısız yapılmaya başlanınca mevsimine göre deniz - havuz veya kaplıca gibi hidroterapi olanaklarından istifade edilebilir. Kaplıcaya giderken mutlaka bir uzman hekime danışmak gerekir. Özellikle kalp rahatsızlığı, kontrolsüz hipertansiyon, kontrolsüz şeker hastalığı veya böbrek hastalığı olanların çok dikkatli olmaları gerekir. Havuz veya kaplıca gibi ortamlarda sadece suya girmek yeterli değildir. Su içinde hareketsiz durmak yerine aktif su içi egzersizleri yapılmalıdır. Belinde belirgin deformitesi olanlarda veya karın kaslarının zayıflığı nedeniyle lordozu ( belin arkaya doğru açıklığı ) çok artmış olan hastalarda, akut ağrılı dönemde korse giymeleri tavsiye edilebilir. Ancak, bel kaslarının daha fazla zayıflamasına yol açtığından, korsenin uzun süre kullanılması önerilmemelidir. Bütün bu tedavilerin uygulanmasına karşın ağrıların şiddetinde azalma olmayan veya güç kaybı ve idrar kaçırma gibi ağır nörolojik kusurlar ortaya çıkan hastalarda cerrahi tedaviye karar verilebilir. Günümüzde açık veya kapalı, çeşitli cerrahi yöntemler vardır ve hastanın durumuna göre bir uzman hekim tarafından bulgular değerlendirilip ameliyat yöntemine karar verilmelidir.
Bel veya boyun fıtığı geçiren hastaların uyması gereken bazı önemli koşullar vardır ve hiç küçümsemeden bunlara dikkat edilmelidir.
BEL- BOYUN FITIKLARINDAN KORUNMAK İÇİN UYULMASI GEREKEN KURALLAR NELERDİR ?
1. Duruş, oturuş ve çalışma pozisyonlarına dikkat edin.
2. Beş kg.dan daha fazla ağır kaldırmayın.
3. Yerden bir şey alırken dizlerinizi bükerek olabildiğince yaklaşın, öne eğilmeyin.
4. Sigara içmeyin; sigara disklerin dolaşımını bozarak dayanıklılığını azaltır.
5. Araba kullanırken direksiyona doğru eğilmeyin, bel kavisini destekleyin, uzun yolda sık ara verip kısa yürüyüşler yapın.
6. Sert yatakta sırtüstü veya yan yatın, yüzüstü yatmayın.
7. Doktorunuza danışmadan ilaç kullanmayın.
8. Cahil insanların yaptığı tedavilere itibar etmeyin.
9. Hızlı yürüme, hafif koşu veya yüzme gibi kondisyon egzersizleri yapın.
10. Ani ve zorlayıcı hareketler yapmayın.
11. Fazla kilolardan kurtulun.
12. Belinizi, sırtınızı boynunuzu üşütmeyin, klima veya vantilatör esintilerinden korunun.
1 yorum:
bu tür rahatsızlıklarda bel korsesi
kullanımı ne kadar doğru olur
Yorum Gönder