31 Aralık 2012 Pazartesi

Dedem

Yer yüzünde seninkiler kadar çalışmış eller yoktur hiç kimsede.
O dağlara baktığında neler görüyorsun sen? 
Anlat bana aslan dedem. 
Melkiş'te iken de Almanya'da iken de; bütün ömrü mücadeleyle geçmiş dedem benim. 
Yorgun ellerine kurban olurum senin. 
Ben yeni yıla senle giriyorum, bundan sonraki bütün yeni yıllara da senle gireceğim. 
Aslansın sen aslan.

2013

Son yıllarda gelen giden bütün yıllarla kavga etmiş bir adamım ben. Kaldırdığım çok yakın bir akrabamın cenazesi ve bir de üstüne yoğun bakımdaki dedemle gireceğim 2013 yılına. Yeni yıla kendi adıma ne yazıkki çok beklenti yükleyemiyorum.

Hayatımda ailem haricinde birkaç güzel insan var. Onlar da ailemle birlikte hep hayatımda olsunlar, işim gücüm rast gitsin, kötü insanlar benden uzak dursun. Sevgili 2013'ten bütün beklentim budur.

Not: 2013 model Land Rover, büyük hali için resme tıklayınız. 
Evet çok fark yok, 10 yıllık modele küçük makyajlar yapılmış.

Yeni Yıl Temennisi


Trabzonspor'un şike yılındaki şampiyonluğu kovalamasını anlıyorum. Sonuçta Aziz başkanın altı maçta şike yaptığı kesinleşmişti. Şike yapıldığı kesinse ve ortada hala bir ceza vs yoksa adamlar sonuna kadar haklılar 2011 şampiyonluğu için. Gelgelelim web sitesine koydukları üstteki resim gibi şeylere ihtiyaç var mı? Onu tam çözemiyorum işte.

Jesus Navas

Ufak tefek bir adam sevgili kardeşimiz Jesus Navas, boyu 1.70. Alt yapısında yetiştiği İspanya'nın Sevilla takımında top koşturuyor. 1985 doğumlu ve İspanya milli takımında da düzenli olarak oynuyor. Sağlam bir takıma güzel bir transfer parasıyla geçiş yapabilir bu önümüzdkei bir-iki yıl içinde. Bir ara Barcelona ilgileniyor diyorlardı, kaldı sanırım öyle.

Yalnız şu gözlere sahip bir adama ben kavgada dalmam abi, gülmeden dik dik baksa bu kaçarım valla. İsterse korkunç olabilir lan adam.

Johnny Marr


Johnny Marr - The Messenger Bu yıl dinlediğim en iyi şarkılardan biri budur sevgili kardeşlerim. 1963 doğumlu olan bu sayın abimiz başta The Smiths olmak üzere birçok gurupta gitar çalmış, bu şarkının da yer alacağı albümünü 2013 yılında çıkaracak güzide bir sanatçı. Zamanında İngiliz futbol takımı Newcastle United ile antremanlara çıkmış, beğenilmiş ama gözüne kalem sürdüğü için seçilmemiş gibi bir ayrıntı da var. Bu arada kendisi eski patronum sayın Cem Haydar beyi de andırıyor biraz ama o kadar kusur kadı kızında da olurmuş.

Sitend ap

Sadece Yetenek Sizsiniz değil, Acun Ilıcalı'nın bütün yarışmalarında bazı yarışmacıları kayırdığını, bazılarını ilerletmek adına ittiğini zaten görüyoruz. Prime time denilen zaman diliminde bir yarışmacıya 27 dakika ayrılması da durumu biraz gözler önüne koyuyor. Hülya'nın kasınç kasınç gülmesi, Acun'un gülmekten karnıma ağrılar giriyor tripleri. On yıldan fazla zamandır bu işle uğraşan, kasıntı bir şekilde "Bu iş şöyle zor böyle bilmemne bir iş" diyebilen, "Ben farklı bir insanım ki bu işi yapıyorum" diyebilen bir adam için son derece vasat bir stand up'çı abimiz Atalay Demirci. O kadar farklısın ki, sisteme dair o kadar çok soru sormuşsun ki yaptığın analizler hocanın sınıfa her geldiğinde bizim ayağa kalkmamızla sınırlı kalmış. On yıl önce yaptığın şovla dün yaptığın şov arasında hiçbir fark yok sayın hocam. Sağlam bir yeni metin çalışmasına girmen lazım.

Öyle mal gibi sıkılarak izledim diyemem tabiki, yer yer komik. Ama tutup da bu işten ekmek kazanacak kadar malzeme yok ne yazık ki. Yine de yolu açık olsun, sahne sanatlarıyla hayatını kazanmaya çalışan herkese karşı bir sempatim var çünkü.

30 Aralık 2012 Pazar

Midye

Cumartesi günü yani dün bir arkadaşımda kaldım, pizza mizza söyleyip deli gibi yedik içtik muhabbet ettik. Normalde midye yediğinde en fazla 3-4 tane yiyebilen arkadaşım, ona gelirken yolda aldığım 5 liralık yaklaşık 15-20 adet olan midyeyi fazla bulmuştu. Sonra benim arkadaş buradan kendi limiti dörtlüsünü yiyince ben de birayla diğerlerini yuvarlayınca canım biraz daha çekti. Yakın olan sokak midyecisi tezgahındaki malı bitirmeden deparla gidip aldım 10 liralık daha. Çok aldığımı belirten sevgili arkadaşım aynen gömüldü midyeye, ve kişisel rekorunu yaklaşık 12'ye çekti. Şaka maka gitti mi de gidiyor meret.

28 Aralık 2012 Cuma

Rejim Reloaded


Kendinize olası hedefler seçin. Mesela her gün sebze meyve yeme alışkanlığı edinmek veya haftada 3 gün yürüyüş yapmayı hayatınıza yerleştirmek gibi… Her ulaştığınız hedefi bir başarı görün ve yenisini ekleyin. (OK)

Başarınızı ödüllendirin. Kendinizi teşvik etmek ve motivasyonunuzu devam ettirmek için arada kendinize ödül verin. Sinemaya gitmek, masaj yaptırmak gibi… Koca bir dilim pasta bu ödüller arasında değil elbette. (Kısmen OK)

Ne yediğinizi bilmek, yememeniz için frene basmanızı sağlar. Yediklerinizi ve içtiklerinizi günlüğünüze yazın. Kendinize karşı dürüst olun. (Kısmen OK, kendi kendime "Kamil sen bugün niye böyle beygir gibi yedin" diyeceğim, öz eleştiri yapacağım.)

Her sabah tartıya çıkmanız doğru değil. Kilo takibinizi haftada bir veya iki gün yapın. Mümkünse sabah aç karnına tartılın. (OK)

Sizi destekleyecek dostlar bulun. Ailenizde sizinle birlikte diyet katılabilecekler varsa, bunu birlikte yapın. Psikolojik destek almaktan çekinmeyin. (Yok abi, yalnız cengaver olmak her zaman daha iyidir bu konularda.)

Kendinize karşı olumlu düşünün ve konuşun. Kötümser fikirlerden, kötümser tavırlardan uzak durun. Kendinizi hep olumlu motive edin. (Bu ne amktut, çocuk muyuz lan.)

Sorunlarla ve stresle başa çıkmak için yemek yemekten başka bir yol bulun. Meditasyon, hobi gibi uğraşlar edinin. (Gerek yok zaten leziz hobilerim var, biraz daha ağırlık veririm. Su balesi, atıcılık, cirit ve aşçılığa aynen devam.)

Yeme şeklinizi değiştirin. Daha az yemek için önden kocaman bir bardak su için. Daha yavaş çiğneyin. Dikkat dağıtan şeylerden uzak durun. (OK, bunu çatır çatır uygulayacağım sayın kardeşlerim.)

Tabaklarınızı ve porsiyonlarınızı kontrole din. Salata ve haşlanmış sebzeleri büyük tabaklara koyun. Ancak bir öğünde bir tabak tüketecekseniz, küçük tabak tercih edin. (Verdiği örnekteki gibi geyiklere girmem de ufak bir tabak, porsiyon kontrolü yapacağım.)

26 Aralık 2012 Çarşamba

Sakin


Arada birsürü bomba var ama benim için en belirleyici olanı "Suskunluğum asaletimdendir" diye başlayan tirattır. Eski şirkette bir tane tipitip vardı, şirket içinde kullandığımız Messenger benzeri programda iletisine bu muhteşem girizgahı yazmıştı. Bu güzide kardeşim başta olmak üzere burdan kendini olmadığı birisi sanan, kendi kendine etiket yapıştıran bütün kezbanlara selam olsun. Tribal enfeksiyonsuz günler.

Lazer Güç Ünitesi


Milliyet internet sitesinde okuduğum bir habere göre Atatürk Havalimanı'na inmeye çalışan bir uçağa Avcılar sahilden lazer tutmuşlar. Maçlarda futbolculara lazer tutulmasına filan alıştık artık ama uçağa tutmak nedir sevgili dostlar ya. Kesim sahilde Efes Extra'ları belki benim gibi midyeyle veya kafasına göre fıstık, cips vs ile yuvarlayan kamiller yapmıştır.

24 Aralık 2012 Pazartesi

Tag Heuer

Tchibo mağazasının katalogunda erkekler için saat kutusu gibi bir ürün gördüm. Sekiz kol saatini içinde muhafaza eden bayanların takı kutusu mantığındaki kullanışlı bir ürün. Hoşuma gitti bugün bir tipine bakacağım beğenirsem alırım kesin. Bir de aşağıdaki gibi saaterle doldurabilsek ya. Tag Heuer'in şu linkten ulaşabileceğiniz ürünü mükemmel bir saat. Ekşisözlük'te bu saatle ilgili yazılmış güzel bür değerlendirmeyi de ekleyeyim.

"cok guzel, ve akillica bir konsept ama icinde kayislar var. kayis mekanizmasi disli mekanizmasina gore daha kotudur, hem verimlilik, hem saglamlik acisindan. ha sonucta bu saati 100 sene kullanmayacaksiniz, o yuzden isin o kismi cok da buyuk bir sorun degil. demek istedigim aslinda var olan saat mekanizmalarinin bu mekanizmadan fonksiyon olarak daha iyi olmasi. bu tasarim teknolojik olarak bir ilerleme degil yoksa. ama cok guzel bir zihin jimnastigini isaret ediyor, ve bundan ote cok orjinal bir tasarimi var. fiyat bakimindan ise durumu hic merak dahi etmeyin derim. cehaletinizle daha mutlu yasamaya devam edebilirsiniz."

23 Aralık 2012 Pazar

Abyss


And if you don't look into an abyss, 
you wil not be effected by it.

Traş

Zamanında sini siviyurum ışkım dediğin kişiler, ölse üzülmeyeceğin kadar uzaklaşınca senden; anlıyorsun ki dünyada ne kadar romantik serseri varsa hepsi aslında romantik birer ipnetor. Birbirlerini delice seven, sevdiğini sanan vs çiftleri burdan uyandırayım. Romantizim yalandır, öyle birşey yoktur. Beylik laflar düzmenize gerek yoktur aşk dediğiniz hırda. Karşınızdaki sizi değiştirmeye çalışıyorsa, hele ki üslubu iğneleyici ve/veya iticiyse vay sizin halinize canlarım.

Bu konu şurdan aklıma takıldı. Sabah 10:00 civarında, "beni niye sabahtan beri aramadın" diye kendisine eşşek yüküyle fırça atan, yarım saat boyunca özür dilemek zorunda kaldığı kız arkadaşıyla nişanlanan bir kardeşim kendisine hayırlı olsun dileklerimi ilettiğimde, "Darısı başına" dedi. Hergün zilyon kere fırça yiyip özür dileyen adam, bunun darısı başına gelsin diyordu ama yok ki be kankatore. Ben içimden geldiği gibi davranabilmeliyim manitamın yanında. Ben kafam skilmeden daha mutluyum.

İnsanlar bir kendisi seviyor bir kendisi aşık oluyor, bir kendisi öfkeleniyor sanıyor ya yok öyle bir hikaye.

Not: Apaçi forever

Espiri

Sevgili Aykut Kocaman
ile ilgili yaptığım iğrenç
bir espiriydi bu gerçek oldu. Aykut hoca "I couldn't" dedi ve istifa etti Karabükspor maçı sonrasında.

Alex gittiğiyle kaldı,
Aykut hoca da -bence-
her ne kadar Alex gibi
doğrudan şutladığı
biri olmasa da
Aziz başkanın harcadığı
bir başka isim oldu.

Burdan döner mi dönmez mi bilemiyorum ama bir Galatasaray'lı olarak güzide kulübümüz Fenerbahçe'nin sorununun futbolcu veya teknik direktör sorunu olmadığını, sorunun net bir şekilde Aziz başkan olduğunu belirteyim.

Maecerau

Sevgili blogsever arkadaşlarım. Gün geçmiyor ki işe gidip gelirken kullandığım sevgili her hırra deva metrobüs aracımızda yeni yeni maceralar gelmesin başımıza. Belki hatırlarsınız daha önce binbeşyüz kişi göt göte durduğumuz durakta sigara keyfinden vazgeçmeyen birtakım kamiller var. Ya da böyle inmişsin yürüyorsun yine kalabalık bir şekilde yakıyor adam, arkadan dumanı sana geliyor filan. Ya da teke gibi kokan biraderlerime denk geliyordum bazen ki, kendilerini uyarsam mı yoksa ölmüş hayvanlara yapıldığı gibi üzerlerine kireç mi döksem bilemiyordum. Neyse bunlar yolculuk maceralarımın birtakım sıkıntılarydı. Geçen akşam yine kalabalık bir şekilde metrobüse yürürken baktım sağlam bir parfüm kokusu geliyor. Derhal bütün yürüyen arkadaşları sıraya dizerek tek tek ellerini sıktım ve tebrik ettim. Parfüm kullanan arkadaşa da bir adet plaket sundum.

21 Aralık 2012 Cuma

Şiir vs Şiğir

Sevgili Güzin abla;

Benim tatlı mı tatlı bir sevgilim var. Yeryüzündeki hiçbir insan onun kadar sevilmemiştir. Kelimelerle tarif edemediğim, o sizin gastenin bütün kırk sayfasına bile böyle yazsam sığmayacak kadar çok seviyorum onu. Türkü tadında, dolu dolu Anadolu tadında, emekle seviyorum onu. Dağların doruğundan gelen soğuk su gibi, köyümün yağmurları gibi, seviyorum onu. Ve hıre her gibi çekiniyorum onu kırmaktan. Aramızdaki tek sıkıntı onun ameliyatla kadın olması lazım. Önce sünnet, sonra ameliyatla kadın olacak ve biz evleneceğiz. Sence ne yapmalıyız?

Rumuz Sığırcık Kuşu

------------------------------

Sevgili sığırcık;

Senin çareni ben biliyorum yavrum. Yumurtanın akıyla sarısını ayırıyorsun, o kadar. Sürmüyorsun bile.

Yapma Bunu

Sevenleri ayırmayın;
Sevenler! Ayrılmayın.

20 Aralık 2012 Perşembe

Onitsuka Tiger

Geçen cuma günü, cumaları sivil giyinme günü olan bir müşterimizin ofisine gittik. Konu kıyafetlerden açıldı ve kot altına lastik tabanlı siyah bir deri ayakkabı giymiş olan şişmanca bir arkadaşımız konuştuğumuz konuyla alakalı olarak, "Ben sadece Onitsuka Tiger'ları değil genel olarak spor ayakkabı giymeyi sevmiyorum, kotun altına yakıştıramıyorum."

Ulan hayvan, otura otura 180 kilo olmuşsun, ayaklar olmuş balina, sana tabii yakışmaz, hır kafalı. Kan gurubu çikolata eraş pozitif olan devgöt seni.

MGMT - Its Working



Here, you focus
So I can see your faces
The eyes are wrong
How will I know if it's working right?

Light confuses
The tiny isles of bruises
The mangled lines
I see the signs of aging

But if I try to feel at all I am deceived
My mind's affected, it's empty now
As I lay down I feel alright
My heart is racing

Turn the noise on
I'd like to feed my poison
Assembly lines
Carry a velvet warning to the yard
It's just like striking matches, the polish lies

Sigaraya Zam

Sigaraya yüzde 40 zam geliyormuş. Gayet mantıklı ve makul bulduğumu; bunu düşünen şu anki hükümetimizi gayet ve de gayet insaflı bulduğumu söylemeliyim sevgili kardeşlerim. Gayet insaflılar çünkü bu kadar tepkisiz koyunu bir arada bulmalarına rağmen yüzde 100 zammı çakmıyorlar. Yine de insaflılar, ben böyle bir tepkisiz halkı yönetsem iyice ağzına sıçarım, belasını skerim.

İnsanlar hak ettiği şekilde yönetilirmiş diye bir söz var ya hani, doğruluğunu bir kez daha yaşayarak görmüş olduk.

KAMİL SÖNMEZ


Kamil Sönmez'i kaybettik. İyi kelimesinin anlamını dolu dolu karşılayan çok iyi bir adamdı. Nur içinde yatsın.

18 Aralık 2012 Salı

Tadelle Maxinut

Çikolata budur, bundan sonra öncelikli tercihin her zaman ve her daim bu çikolata olacaktır sevgili dostlar. Tipi Ülker Çokonat gibi ama ortadaki gofreti daha büyük ve daha güzel. İşte gofretin etrafında da fındık parçaları var. Yerken kendimden geçiyorum. Beni buna alıştıran şerefsize ilk gördüğüm yerde fırça atmam lazım senin yüzünden kilolarım gitmiyor diye.

Willy Moon

Jay Leno şovda bu kardeşimiz canlı performansa çıkınca içimden direkt olarak "Lan sen nasıl şarkıcı oldun bu hır gibi sesle" deyiverdim, her şeyi eleştirebilme yeteneğine sahip bir denyo olarak, adamın canlı sesinin kötü olması yanında dansının da skimsonik olduğu kanaatine varmıştım. Sonra üç yaşındaki maganda yeğenim Deniz'in "uuuuuu to the sound of the radio" kısmında şarkıya eşlik etmeye çalışıp, oynamaya başladığını fark edince internetten aradım biraz. Meğer bu şarkı ipod reklamında kullanılmış, bilinen bir şarkıymış, Willy kardeşim Yeni Zelandalıymış felan. Yeğenimle yutuptan aşağıdaki Yeah Yeah klibini üst üste beş-on kez açıp bir güzel oynadık.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Nostalji


Ayrıca sevgili Meirelles kardeşim, arma öyle 2-1 mağlup olunan bir ilk yarı maçında, rezil bir oyun oynadığın maçta kırmızıyı yemişken rakip taraftarı tahrik etmek amacıyla öpülmez, rakibe gösterilmez. Arma gol atınca öpülür. Bir maçı çevirince öpülür. Taraftarın seni çağırınca gösterirsin, öpersin. Götten uydurulma 6 maçlık bir Süper Final'in ardından, "Kimse Kadıköy'de kupa alamaz" diye vik vik ötenleri susturarak, binbir küfür ve baskının altından şampiyon çıkarken, polis bile kendini korumaya çalışırken rakibe gösterilir.

Maçın Ardından - 2

İnternette bazı yorumlar okudum ki harbiden kafa olarak o yorumlara ulaşmak için ciddi mal olmak lazım. Raul Meireles formasını öptü diye "Adamsın, adamın dibisin" diyorlar ve bir de kariyerinin ilk kırmızı kartını Türkiye'de gördü diye hakeme saldıran bir denyo gurubu var. Bir de çok afedersin bir hırrım biliyormuş, konuşuyormuş gibi "Meireles'in gördüğü kartlara haklı diyen adamın gözleri kördür, net" yazanlar var ki; onların göz doktorundan önce ruh ve sinir hastalıklarına başvurması gerekiyor. Meireles'in yaptıklarının ikisi de faul, ikisi de sarı kart. Hatta sertlik konusunda titiz olan bir hakem ilkinde direkt bile atabilir. Hangi fanatik perdenin arkasından bakılıyorsa önce o perdeyi yıkmalı bu elemanlar. Adamın ayağına basıyor lan adam bu kadar mı körsün, yoksa neden millete kördür net diye ahkam kesecek kadar sığır mısın?

Meirelles ülkemizi çözmüş. Gayet kötü oynadığı bir maçın ardından haklı iki sarı kart görmüş, akabinde atılmış, Krismıs tatiline erken çıkmanın vizesini de hakeme cücük hareketi yaparak, hakemin yüzüne tükürerek almış. Sonra eleştirinin kendisine yönelmemesi için de ne yapıyor? Takımının armasını öpüyor, Galatasaray tribünlerine bakarak öpe öpe gidiyor. Kendisine adamın dibi sıfatını yapıştıran denyolar ise formanın üstünde kısa bir süre de olsa armayı forma üzerinde aramasından rahatsız olmuyor. Mallık harbiden apayrı bir zanaat.



Maçın Ardından - 1

Geçen sezonda bizi sahamızda 1-2 yendikleri maçtan sonra sevgili Volkan "Biraz daha dikkatli olsam o gol de yemezdim aslında" gibilerinden bir cümle kurmuştu. "Biraz dikkat edebilsem yediğim golü kurtarabilirdim" değil de söylediği gibi bir cümle kurması olaydaki art niyetini gösteriyordu. Bu sene cevabını aldı. Kurdurduğu baraj ve Selçuk'un şutu esnasında yaptığı gidip gelme hareketi; geçen yılki frikik golünü düşünerek içinden "Bu sefer yemiycem oğlum" diye geçirdiğinin bir göstergesi. Ama o kadar beyin fırtınasına rağmen sonuç aşağıdaki gibi oldu sevgili Volkan için.

Kendisinin son 10 küsur yıldır Fenerbahçe'nin takımım Galatasaray'a kurduğu üstünlükte önemli bir payı var. Gerçekten çok önemli, çok iyi bir kaleci, çok yetenekli. Ama gelgelelim yaptığı taşkınlıklar; kutuyla top tutma, sahada adam dövme kovalama, gazeteci tehdit etme vs sonu gelmedi gitti. Şu fanatiklik gözlüğünü çıkarabilseydi, son birkaç yıl içinde sağlam bir transfer yapabilirdi.

15 Aralık 2012 Cumartesi

Memecan Volüm 1000

Behzat Ç dizisinin yazarı Emrah Serbes, Habertürk'teki bir programda Sabah karikatüristi (!) Salih Memecan'ın on yıl sonra pişman olacağını söylemişti. Bugün yayınlanan aşağıdaki karikatürüyle kendisi bu pişmanlık olayının olmayacağı yönündeki görüşümün pekişmesini sağladı. Ne esprilerin iyi, ne çizimlerinde bir karikatür havası var adam gibi, bir de kendince meşhur darbe davalarımızla alakalı tepiklerini koymak için Silivri'ye giden, Atatürk resimli Türk bayraklı insanlara çaktırmadan "Allahsız" diyorsun. En kibar tanımıyla ayıp bu.

Sayın çizerimiz çok iyi bir örnek ama. Bir insanın işinin karakterini nasıl sikip atabileceğini, sırf çalıştığı işinde bir yerlere yaranmak için nasıl zavallılaşabileceğinin canlı ve acı bir örneği.


Yorumsuz.

Sövüp, söylenmeden bir yorum yapmanın zor olduğu bir haber olmasından dolayı yorum yok. Haberin Linki

‘79 günlük’ bebeğini döven baba tutuklandı

Kayseri’de 79 günlük bebeğini dövmekten gözaltına alınan baba Ali Osman Kazan, çıkarıldığı Nöbetçi 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘Kasten öldürmeye teşebbüs- Kendini savunamayan birini öldürmeye teşebbüs’ suçlamasıyla tutuklandı.Kazan, mahkemede oğlunu kendisinin dövmediğini yineledi.

Kafatası çökmüş!

Olay, geçen gün Kocasinan İlçesi Fatih Mahallesi Yıldırım Caddesi’ndeki 52 numaralı evde meydana geldi. Duvar boyacısı A.O.K, gece B.K.’ya mama verdikten sonra uyuttu. Saat 04.00 sıralarında anne Ö.K., bebeği B.K.’nın ağlama sesiyle uyandı. Çocuğun yanına giden anne, bebeğinin yanaklarında kızarıklık fark etti. Baba A.O.K.’nın bu sırada evden ayrılarak Melikgazi İlçesi Ağırnas Beldesi’ne gittiği öne sürüldü. B.K.’nın yüzündeki kızarıklarının geçmemesi ve çeşitli yerlerinde morluklar görülmesi üzerine anne Ö.K., bebeğini Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdü. Doktorların tedaviye aldığı bebeğin kafatasında çökme, sol kulak ve sağ gözünde morluk oluştuğu saptandı.

14 Aralık 2012 Cuma

İstifra

Yaşanmış bir olaydan alıntı. Bir firmada iki patrondan biri (Dıngıl bey olsun adı), satınalma bölümünde olan kamil kardeşimin hiç haberi olmadan, başka bir operatörden 6 tane yeni cep hattı alınıyor. Bazı patron yakını arkadaşlara dağıtılıp denemeleri isteniyor, daha iyiyse geçelim hesabı. Elemanlar neredeyse hiç kullanmadan bu hatları bir yerlerde unutuyorlar bir iki hafta içinde. Ama faturalar gelmeye devam ediyor, bir gün ödeme yapan elemanlardan biri finansın bağlı olduğu diğer patrona gidiyor ve bu faturaları anlatıyor. Tek haneli ayküye sahip patronda satınalma elamanı arkadaşımı çağırıyor. "Ne bu hatlar İsmail tam 8 aydır ayda 200 lira fatura ödüyormuşuz" diye hesap soruyor ve diyalog şöyle gelişiyor:
- Haberim yok Dangoz Bey.
- Nasıl yok ya?
- Ben almadım ki bunları bilgim yok.
- Ya siktir git benim canımı sıkma lan, çık dışarı siktir git gözümün önünden.

İsmail açık olan kapıdan yediği bütün küfürleri duymuş olan benim gibi arkadaşlarının hüzünlü bakışları arasında, başı önünde tuvalete gidiyor direkt olarak. Utanılacak birşey yaptığından değil, kimse gözlerini görmesin diye başı önünde. Tuvalette ağlıyor biraz. Sonra yüzünü yıkayıp masasına geçiyor. Bu telefon hatlarının faturasının fotokopisini alıyor, sağlam bir telefon trafiği akabinde hatları satın alan kişiyi, şirket yetkilisi olarak da Dıngıl beyin göründüğünü buluyor. Derhal gidip Dıngıl beyden hatların alındığı tarih, alınma amacı vs herşeyi öğreniyor. Bir buçuk saat önce kovulduğu odaya girdiyor, kapıyı çalıp içeri giriyor, ufacık bir es bile vermeden durumu Dangoz beye tüm objektifliğiyle anlatıyor. Sonuna da "Konunun benimle hiçbir alakasının olmadığını, benim bu hatlardan bugün haberdar olduğumu ve dolayısıyla bugünkü tavrınızın herhangi bir tarafını herhangi bir şekilde hak etmediğimi Dıngıl beye de sorarak görebilirsiniz." cümlesini ekliyor. Yaklaşık 4-5 dakika süren bu monolog sırasında Dangoz bey hayıflandıkça hayıflanıyor.

İsmail masasına geçiyor tekrar. Yazılabilecek tonlarca şey, hesabı sorulabilecek milyonlarca haksızlık varken, çok kısa istifa mektubunu yazıp yöneticilerine, patronlarına ve finans bölümündekilere maille gönderiyor:
"01.01.1995 tarihinde başlamış olduğum Sığır Lojistik firmamdaki görevimden 11.11.2011 tarihinde kendi isteğimle ayrılıyorum."

BMW i8



Sevgili 2014 yılında aşağı yukarı videoda yer alan konsept arabadaki özellikleri ve görüntüsüyle satışa çıkacağı söylenen BMW i8. Sana düz bir şekilde "araba" diyen adamı; ellerimi, kollarımı ve bacaklarımı hiç kullanmadan bayıltana kadar döverim. 

Saygılarımla.
Bundan sonraki hayatını, bir gün seninle test sürüşü yapacağını düşünerek yaşayacak olan
Kamil GÜĞÜM

Attakante


ıslandığım yağmurların ahmak ıslatan 
olduğunu bile bile 
saklanmadım
güneş açtığında saçak altında gezdim
gölgem olmadı üzüldüm
korugan saçağımın kiremitlerini 
görmek için altından çıktığımda 
fırtınaya tutuldım.. ve yağmur
sadece ahmakları ıslatmıyordu
yağmuru sevdim iliklerime kadar ıslandım
saçağa küstüm... 
ulan ben gerçekten şapşalın tekiyim... 
bakma bana 
tatlı falan değilim.


Yukarıdaki mükemmel şiiri yazmış olan 15 yıllık arkadaşım sevgili Atakan Üçdal hastalık düzeyinde Galatasaray fanatiğidir ve Fenerbahçe propagandası yapmaktadır. Kendisinin futbolla ilgili konuştukları, yazdıkları, düşündükleri kaale alınmamalıdır.

13 Aralık 2012 Perşembe

Tehdit

"Kendi düzenlediğim halı saha maçında beni oynatmayan zihniyet, beni burdan da çıkarırsa bunu namus meselesi yaparım."

Bugün metrobüste sesli gülmeme sebebiyet vermiş olan bir cümledir bu. Zamanında kendisinin kaporasını verip aldığı bir maçta birtakım arkadaşları tarafından kadro oluşturulma sürecinde dışarıda bırakılan bir kardeşimiz, eklendiği vatsap grubunda kendisine yöeltilen ufak bir eleştiriden sonra bunu yazdı ve ben yarıldım metrobüste.
(Resimdeki şerefsiz de ayrı bir tatlı)

Arrigo Brovedani


Sevgili Arrigo kardeşim;

Her şeyden önce sen tam anlamıyla manyağın önde giden bir adamsın ve senin gibi adamları çok seviyorum. Takımının deplasmanda 2-0 kazandığı maçı izlemeye gitmişsin ve sizin taraftarlar için ayrılan 4 binden fazla kişilik tribünde tek başına takımını desteklemişsin. Bin kere helal olsun. Senin gibi fitbolü şiddete dökmeden bu kadar çok seven ve bu sayede böyle hoş örneklerin yaşanmasını sağlayan manyak adamların çoğalması dileğiyle.

En derin saygılarımla
Manevi biraderin;
Kamil GÜĞÜM

Ayfon

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Apple'ın Türkiye'de açacağı mağazayla ilgili şirket yetkilileriyle girdiği diyalogda "Bizim gençler aç kalır, yine de Iphone alır" diye bir espri yapmış. Güleriz ağlanacak halimize  durumunu güzel bir örnekle özetlemiş bakanımız. Gerçekten de doğru bir tespit.

HABERİN LİNKİ

Revolution



İsmine aldanıp da farklı beklentiler içine giren, tanıtımını görüp de Lost ayarında yepyeni bir efsane bekleyen insanları hüsrana gark etmiş bir dizi. Milyarlarca hatta belki de trilyorlarca devamlılık hatası, mantık hatası, Amerikan klişesi barındıran bir dizi. Oyunculuklar da maalesef sınıfta kalacak düzeyde. Her hafta bir bölümü merakla beklenecek, meraktan karın ağrıtacak bir dizi değil. Ama bütün bölümleri elinizin altındaysa güzel vakit geçirtebilir.

Torri

İğrenç bir torrentçi olarak, internette okuduğum ve dikkatimi celp etmiş bir konuyu sizinle paylaşmak istedim dostlar. Torrent programlarıyla bilgisayarınızdaki bir klasörü paylaşıma açıyorsunuz ve dünyada o programı kullanan sizin gibi bütün bilgisayar kullanıcıları bu paylaşım klasörlerinden dosya indirmesi yapıyorlar. Yani siz de hem indiriyorsunuz hem de sizin klasörünüzden indiriyorlar. Neyse efendim haber şu; internetteki en büyük boyutlu torrent dosyası 442 gigabayt büyüklüğündeki bir dosyaymış. Bu konuda şaşırmadığım nokta ise bu dosyanın porno olması. Dosya Marc Dorsel adındaki porno yönetmeninin filmografisiymiş.

12 Aralık 2012 Çarşamba

Yorumlu

İnsanların, hatta Dersimlilerin bile çok bilmediği bir konu bu. 87 bin insanın katledilmesini makul gören insanların (!) bu makul görmeyi "Bir askerin kafasını kesip gezdirmişler, iyi olmuş" yüzeyselliğinde tarif ettiklerini görüyoruz. Allah herkese biraz idrak versin, her insanda ortalama bir buçuk kilo olan beyin organını kullanma yetisi versin, biraz vicdan versin, biraz at gözlüklerini çıkarabilme gücü versin. Resimdeki haber doğru mu bilmiyorum. O dönemi yaşamış olan insanların dinlenip yaşananların ortaya çıkarılması gerekirken, o dönemi anlatan insanların çok kıyıda köşede kaldığını, her konuda ahkam kesen bazı insancıkların (!) bu konuda da vik vik vik konuştuğunu görüyoruz. Bir sussalar herşey daha iyi olacak. Olan zaten olmuş, 87 bin isan öldükten sonra birşeyleri düzeltmek zaten çok zor. Ben de zaten kimseden özür mahiyetinde sayılabilecek herhangi birşey beklemiyorum. Sadece yaşanan herşey ortaya çıksın, tarihimizle yüzleşelim.

11 Aralık 2012 Salı

Fevzi Elmas


Çok afedersiniz ama, ulan senin ben futbol kadar adaletini, geçmişini skeyim. Sevgili kardeşlerim, bir Galatasaraylı olarak şu kaleci kardeşimiz Fevzi'nin haline çok üzüldüm inanın. Ben rakipten bir futbolcu olsam bu gole sevinmezdim heralde. Adamcağızın eşi de tribünlerde. Kızcağız 79ncu dakikaya kadar kocasının aslanlar gibi oynadığı bir maç izlemiş. Sonra böyle talihsiz bir gol yiyor Fevzi. Fevzi'nin yavaş yavaş yere çöküşüne, kafasını çimlere gömmesine ve en kötüsü de yerden zar zor kalktığında yüzündeki ifadeye gerçekten çok üzüldüm.

Not: Adamın kariyerine ciddi darbe vuran bir olaydı bu. O geri pası atan Halilagiç'e hiç pay çıkarmadan tamamen kaleci Fevzi'yi linç eden taraflı tarafsız herkesi de kınıyorum.

Her Name is Calla

Bu şarkıyla uyurum ben bu akşam, ne güzel grupsunuz lan siz. İsminiz bir enteresan ama fısıltı gibi ilerleyen şarkılarınız enfes. Keşke tanışabilsem de kendi aranızda prova yaparken canlı dinlesem sizi. Ama hiç ses çıkarmadan, "ulan kalp atışlarımın sesi çoukları rahatsız etmesin" diye düşünerek.


HER NAME IS CALLA - HOMECOMING


I don't think we're safe 
and how many ropes will you tie? 
Give me all your strength 
Give me all your love 
and how many ropes will you tie? 
How many rope is enough?

Feyizbuk

Bir iki saatliğine çöktü ve internetten biraz takip edebildiğim kadarıyla millet ne yapacağını şaşırdı.
Keşke temelli çökseydi, azalarak değil de pat diye bitseydi insanların vaktini böylesine emen bu feyizbuk denen meret.
Şükür ki ben kullanımını azaltabildim. Biraz daha vakit kalıyor dizilerime, yazılarıma, işimle ilgili yaptığım arge çalışmalarıma.

Ben bir "poh"um

Bir önceki yazının taslağını bizim Su Balesi Kulübü'nden Kazım kardeşime okuttum. Kazım bana "Abi oyun yazmış adamsın, o ne öyle naçizane maçizane yazıyorsun, o kadar da mütevazi olma" dedi. Sağolsun kardeşim teveccüh gösterdi, ama tercihen öyle davranmak istemem ben.

O kadar mütevazi olmayabilirim istersem. Mütevazi olmasam ve insanlar benim hakkımda içinden "Vay pohum" diyerek dalga geçse bile sevgili dostlar, inanın ki skimde olmaz. Çünkü belli konular var ki ben karşımdakini ellerimi ayaklarımı kullanmadan, bilgimle bile döverim. Burada asıl olan niyettir sevgili kardeşlerim. Benim kendime şiar edindiğim -ilk kez çok alakasız bir yerde duyduğum- bir laf vardır. "İyi insan ben iyiyim demez." Bu kadar basit, varsa bir numaran bunu yaptıklarınla ortaya dökersin, nice adamlar gördüm iş dünyasında iş deneyimlerini anlatırken coşan ama o deneyimini uygulaması gerektiğinde fıs çıkan. İngilizce Okuma-Yazma-Konuşma'ya kariyer.net sitesinde on üzerinden sekiz verip mülakata geldiğinde az bildiğini söyleyen. O yüzden mütevazi olmak lazım gerektiğini düşünüyorum. Sonradan bir dediğinin diğerini tutması için, sağlam bir şekilde göt olmaman için, fıs çıkmaman için, kendine "bunu diyor ama yaptığına bak" dedirtmemek için, süt için ve en önemlisi de insanlığın yapısında bu tür saçma reklamlara gerek olmadığı için. Dediğim gibi; sen kendinin ne olduğunu, bir tane bile cümle kurmadan, yaptıklarınla anlatacaksın zaten insanlara, reklama gerek yok.

Michael C Hall

Benim bugüne kadar kendimce -naçizane- oturttuğum bir görüşüm ve eleştirel bakış açım var tiyatro, sinema, dizi oyunculuğu üzerine. Genetikten gelen eleştirme huyu sebebiyle izlediğim herhangi bir üründeki en uç eleştirilebilecek ayrıntılara kadar bakıyorum. Bir ara izlediğim şeylerden tat alamaz olmuştum ama çok şükür ki bu huyumu yenebildim.

Michael C Hall'un da oyunculuğunda da çok ufak tefek falsolar bulabilir insan. Gelgelelim hormonlarında sorun olmayan bir erkek; kendisinin aşağıda görebileceğiniz Six Feet Under dizisindeki oyunculuğunu yapamaz, yapamaz ve en önemlisi yapamaz. Bir rol için deli gibi kilo alabilen ve verebilen oyuncular var. Christian Bale buna iyi bir örnektir, bir filminde baklavalı göbeğiyle bir filminde 40 kilo görebiliriz onu. Ya da sayın idolüm Robert De Niro'nun Raging Bull filmi için 20-25 kilo alması/vermesi (filmde Robert abimiz baklavalı bir boksörken tak -X yıl sonra- ibaresi görürüz ve Robert abi o kadar kiloyu almıştır) de oyunculuk adına yapılmış inanılmaz fedakarlıklar. Ama Hall'un aşağıda kotardığı olay gerçekten çok daha zor geliyor bana. Dizinin tüm bölümlerini izleyenler bilir daha nice samimi anları vardır siyahi abiyle.

Kendisi aileden kalma ırsi sebepler sebebiyle potansiyel bir kanser hastası olduğunu bilir ve sıkça kontroller yaptırır. Bu tahlillerden birinde beklediği üzere kanser olduğunu öğrenir ve çok şükür ki iyileşir. Hasta olduğu dönemlerde de Golden Globe - En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü alır.

Beşinci sezonun başlarına kadar da dizi de üvey kardeşini ve .alıştığı departmanda çalışan bir komiser olan Debra karakterini canlandıran ablamızla evliydi. Birbirlerine geri döndüler mi bilmiyorum. Ödül zımbırtısında ablayı görebilirsiniz.

En alttaki dans ettiği videoyu renk olsun siye ekledim, en üstteki videoyu da benim gibi Conan'sever insanlar baksın diye. Sana buradan selamlarımı gönderiyorum sevgili Michael biladerim. Çalışmalarında başarılar dilerim.

Conan O'Brien'ın şovundaki sohbetleri

Six Feet Under

Golden Globe Ödül Töreni

Gamer'daki Dans ve Dövüş Sahnesi

10 Aralık 2012 Pazartesi

Ayağını Denk Al

Şu fotoğrafa bakıp da hayatın anlamından, hayatın anlamsızlığına, mantının yararlarından, mantının zararlarına, solaryumun cilde olan etkisinden, iyi makyajın bir bayana etkisine, Suriye'deki iç savaştan, her insanın içinde yaşadığı dış savaşa dair her konuda;

Mavi Gözlü İsveçli Zenci Eşcinseller Derneği üyelerinden, İtalyan Mutfağını Ölümüne Sevenler Hareketi'ne herkesin öğrenebileceği çok şeyler olduğu kanaati, fikrini, görüşünü, hissiyatını taşıyorum.


7 Aralık 2012 Cuma

Ali Sami Yen'din

...
milan’ı, manchester’ı sildin devler liginden en mağrur anlarında...
barselona’yı, real madrid’i devirdin,yendin...yendin!

açıldıysa ilk sen açtın bu ülkenin kapılarını avrupa’ya...
sen getirdin tarihin en büyük şeref madalyasını bu coğrafyaya.
ülkemin yüzyıllık yalnızlığını yendin dünyada...
duyuldu adın cezayir’den çin’e, kenya’dan arjantin’e,
kimsesizliğimizi yendin bir anda...yen dedi yendin!

yendin bu dünyada yenilecek ne varsa birer birer , yendin...
çünkü... sen... ali sami yen’din!

şimdi, gidiyoruz işte...çığlıklarımızı, hasretimizi ve göz yaşlarımızı bırakıp çimlerine,
kahraman ruhunu ödünç alıp götürüyoruz gittiğimiz yere,
adını yazmak için yepyeni zaferlere...

Alıntılar

Bir ses ol, yankı değil.

 Eğer maceranın tehlikeli olduğunu düşünüyorsanız, rutini deneyin. Öldürücüdür.

Paulo Coelho
Gerçeklik hayal gücünden çok ayrıdır.

John Lennon

THY

THY yolları Muhteşem Yüzyıl dizisini yasaklamış. Linkini verdiğim haberde Hürriyet gazetesi g.tünden uydurmuyorsa bir yetkili başbakanın tepkisinden sonra bu değişikliğin olduğunu söylemiş. Bu kadar zavallı, kendi kararını vermekten aciz bir yönetim olamaz. Kaç yıldır var olan dizi başbakan kızınca mı kaka oldu? Yazık abi böyle iş anlayışına. Size İbo'nun önünde mikrofonun göründüğü sahnenin resmini paylaşıyorum.

5 Aralık 2012 Çarşamba

Hadi bakalım

Tıklayarak dört bin megapiksel büyüklüğündeki halini görebileceğiniz bu resimden anlayacağınız üzere bugün takımım Cimbom'un maçı var. Okuldan arkadaşlarımla geyiğin dibine vurarak izleyeceğiz. Beklentim Galatasaray'ın kazanması yönünde. Çünkü 7 puanı olan iki takım var, biri Braga diğeri Manchester United deplasmanına gidiyor. Tabi ki bizimki çok daha kolay bir deplasman ve İngiltere'deki maçın sonucunu beklememize gerek kalmadan çakmamız lazım. Muhabbetimizin, toplanmamızın, ağzımızın tadını kaçırmadan takımımızın yenerek bizi mutlu etmesini istiyoruz. "Hadhi bakalım, hathi bakalım, hati ivladım, hath pakalım. Bizi dilirtmiden, dizgin bil fitbolle Pırtikiz'den tır ıtlıyırık dünün bıkılım."

BMW 4 Serisi

Gün geçmiyor ki BMW adamın içini çektirmesin. Yeni 4 kasası geliyor ve yine kalbur üstü bulduğumu belirtmek isterim. Gri olan BMW 4 Serisi Coupe konsepti, kırmızı ve mavili resmi olan versiyon ise Gran Coupe konsepti olarak geçiyor. Mükemmel bir tasarım olmuş. Geçen 3 kasasından bahsettiğimde belirttiğim gibi 5 serisiyle gelen tasarım değişiklikleri satış rakamlarında artış olarak BMW'ye geri dönecektir diye düşünüyorum. Resimlere tıklayıp büyük hallerine bakmanızı hususi olarak rica ederim.