(Çok istediğim gibi olmadı ama buyrun okuyun arkadaşlar)
- Zamanında bir kız arkadaşımla olan tartışmanın ardından gece saat üçte feyisbukuma "aşk diye birşey yoktur, gidin yatın şimdi" yazmıştım. O anki kız arkadaşımın aşka dair bende yarattığı nefretimsi hissiyat buna neden olmuştu.
- İleriye
dönük bir birlikteliğe başladığımı sandığım ve çok özenli davrandığım
bir olayda da o dönemki kız arkadaşım, nasıl olacaksa eski kız arkadaşımın bizi ayıracağını düşünerek
benden ayrılmış, ben de "niye istediğim gibi olamıyor" diye düşünerek
evlendiğim kişiye vermek üzere "Eşime mektup" yazmıştım. Tam bir
romantik sırsiriymişim.
- Sonra 3 yıl çıkmanın ardından bu
mektubu, sevgimin ve kendisinden eminliğimin bir nişanesi olarak başka
bir dönemki kız arkadaşıma vermiştim, hani "Eşime verecektim de, eşim sen olacaksın nasılsa"
hesabı. ama onun da oyalamaları ve bazı ağır yalanları yüzünden ondan
da ayrılmıştım. Mektubu "ben evde saklayamam" diyerek bana itelediğini
de ayrıldıktan sonra fark etmiştim mal ben.
- İlk birlikteliğim olduğundan saşma sevgimle korkuttuğum ve benden ayrılan üniversitedeki ilk kız
arkadaşım da; alkollü bir gecenin ardından birlikte olmamıza müteakip
beni şutladığı dönemdeki taşıdığım alevle geri dönmek istemişti.
- "Değil
beş ay, ben seni iki yıl beklerim" diyerek beni askere gönderen ve kırk
günlük askerken benden ayrılan başka bir model ise asker dönüşü,
ağlayarak özür dilemiş, kırk gün bekleyemediği bana 4 ay tekrar başlamak
için ısrar etmişti.
- Böyle sayıyorum millete ama, beni
karşılıksız sevdiğini hissettiğim ve karşılığında benim kendisine büyük
bir yalan söyleyerek tak diye ayrıldığım bir sevgilim olmuştu. Aynı
üniversitede hemen hemen aynı yıllarda okuyup hiç denk gelmediğimiz. İyi
bir insan olduğuna inanılmaz şekilde kani olduğum, bunu söylediğimde
"İyi insan olmak yetmiyor be Kamil" diyen, beni kısmen affetmiş olan.
- Sevdiğimden
daha çok saygı duyduğum için, kendisini üzmemek için; duymak istediğini söylediğim zamanlar
oldu kimisine. Kimisi de duymak istediğimi söylemiştir bana muhakkak.
- Ayrılan
ben olmuşsam geriye hiç bakmadım. Konuşabilmek, karşılıklı sakin bir
şekilde kurulabilecek diyalogla her şeyin çözülebileceğini inandığımdan;
ya zaten öncesinde bunu konuşmuşumdur, ya da zaten diyalog yokluğundan o
hale gelmişimdir diye düşündüm hep.
- Benden ayrılmak isteyenin peşinden koştuğum
olmadı hiç, deli gibi peşinden koşmak istesem de, ayrılırken bana
yapılan açıklama çok ama çok saçma olsa da ısrar etmedim, edemedim kimseye. Gurur
iyi bir şeydir diye düşündüm hep.
Belli bir zaman önce
internetlere vs.lere yazdığım laf öbeğine inanmıyorum artık. Aşk diye
birşey vardır ve herkes kendi algısına göre yaşar, fark eder bunu. Son
zamanlarda öğrendiğim bu benim.
Adamın biri birkaç yıllık
evliyken birini öldürüyor ve bahçesine gömüyor. Karısı da herşeyi
görüyor ve kocasını ispiklemiyor tabiki. Aradan 25 yıl geçince bir gün
kavgalar iyice arttığı bir gün adam boşanmak istiyor ve mahkemeye
başvuruyor. Kadın da kocasını şak diye ispikliyor ve hapse
şutlatıyor.İnsanların kaç yıllık eşlerini sokak ortasında kurşunlayarak,
onlarca kez bıçaklayarak öldürdüğü bir ülkede yaşıyoruz. Sevdiği bir
insana bunu yapacak hale nasıl gelir.
"Geliyor işte" dememek lazım, seven insan sevdiği insandan sevdiği için vazgeçebilir.
Hayatımın
herhangi bir döneminde hoşlandığım bile olsa, kalbimde herhangi bir
pırpır oluşturan insanların çoğu için "benimle olmadı, Allah yolunu açık
etsin, onu hep mutlu etsin" diyebiliyorum. bu güzel bir şey, ama bazen
de bu hissiyatın olmadığı durumlar oluyor ki bu durumda da benim
yapabileceğim birşey yok. Çünkü o durumun o hale gelmesinin sebebi zaten
ben olmuyorum.
"Her ilişki kendi içinde özeldir, her ilişki kendi içinde güzeldir." Bu güzellikleri yaşarken, birlikteliğin içindeyken
etraflıca bakmak, değerini bilmek gerek. Çevremde yaşadığı ayrılıktan
ötürü beyin olarak çok yıpranmış, birlikteliğini rutine bindirmiş,
evliliği mutsuz giden çok insan var.
Benim hiç kavga
etmediğim bir tane birlikteliğim oldu. Öyle üç beş aylık kısa bir
birliktelik de değildi bu ve hiç bir tartışma bile yaşamadım. Bu
birliktelikten sonra ben, aşk diye birşeyin olduğuna kanaat getirdim
kendimce. Karşındakinin zaafına basmadan, konuşarak, anlamaya çalışarak,
gözüne bakarak ve en önemlisi karşındakinin sevgilin olduğunu unutmadan
konuşarak. Karşımda sevgilim olduğunu unutmadan yaşadığım bir
birliktelik. Karşımda sevgilim olduğunu unutmama imkan olmayan bir birliktelik, çünkü
her baktığımda bana aynı aşkla bakan gözleri görebildiğim, karşımda sevgilim olduğunu her bakışımda hatırlatan bir
birliktelik.
Ben Kamil Güğüm. Kötü bir insanım. Kötülük
yaptığım insanların hepsinden özür diledim, çoğu da affetti beni. Bana
kötülük yapıp özür dileyenler de dilemeyenler de oldu ve ben de çoğunu
affettim.
Ama bir de, belki de iyi bir insan olduğum için, denizin buz gibi soğuk sularının bir tapınağa çıktığı yerde, yer yüzündeki milyarlaca insanın yaşayamayacağı bir mucizeye şahit
oldum, yaşadım. Ben Kamil Güğüm, iyi ve şanslı bir insanım.